Bugüne kadar iki bine yakın köşe yazısı yazdım. Yazılarımın neredeyse tamamı Mersin üzerine idi. Fikirler, öneriler, projeler, eleştiriler, olaylar, etkinlikler… Hepsi Mersin’e katkı vermek, Mersin’i anlatmak, Mersin’i duyurmak içindi. Daha güzel, daha yaşanılır bir Mersin, yoksulu olmayan, herkesin işinin olduğu, ekmeğini kazandığı mutlu bir Mersin düşledim. 

Hep yapıcı öneri ve eleştirilerimi kişilere, bürokratlara, STK’ lara, Odalara, İl Müdürlerine, Belediye Başkanlarına, Milletvekillerine, Valilere, Bakanlara yönelttim. Her sözümün dayandığı bir kesin bilgi ve kanıt vardı. Herkes yazılarımı olgunlukla karşıladı; çünkü hiçbir yazımın arkasında özel bir hesabımın olmadığını, politik ve ekonomik bir beklentiden uzak eleştiri yaptığımı benden çok hazzetmeyenler de bilir. 

Çoğu zaman gerekli yerlere ulaştım ve kent yararına birçok güzel hizmetlerin gerçekleşmesini sağladım.
 
Bunun ötesinde, kimseyle kişisel bir meselem olmamıştır;  beni okumaya değer bulan hemşerilerimi özel sorunlarıma alet etmeyi saygısızlık ve ahlaki açıdan yanlış bulurum.
Bunları sizinle niçin paylaşma ihtiyacı duydum? Kısaca şöyle.

Bugüne kadar yazılarıma yalnızca bir kişi tepki gösterdi, panikledi, saldırganlaştı, itibarsızlaştırmaya çalıştı: MTSO Turizm Platformu Başkanı… 
Turizm konusunda hepsi rakamlara, kesin bilgilere dayalı yazılarımdan rahatsız oldu. Genelde yazılarımda isim kullanmamaya özen gösteririm ve kişilere hakaret etmemeye çalışırım; çünkü kamusal bir çaba içindeyiz ve sorunları asgari nezaket gereklerine uyarak konuşabilmeliyiz. Ama benin kesin bilgilere, belgelere dayalı ya da kişisel gözlemlerimle ulaştığım kanaatlerim doğrultusunda yaptığım eleştirilere, sosyal medya üzerinden saldırgan bir dille laf sokuşturanlara da hak ettiği tepkiyi veririm. Hele bunca yıl Mersin’in kaderi ile oynayanlara, şahsi faydalarını gözeterek kent aktörleriyle her dönemde flört etmeyi bir marifet sayan kasaba kurnazlarına da hadlerini bildirmeyi biliriz; şimdi böyle sevimsiz bir mecburiyet içindeyim. 

Kısaca ve bütün açıklığıyla, lafı dolandırmadan…

15 yıldır MTSO ve Büyükşehir Belediyesinin bütçesiyle sayısız yurt dışı gezisi yaptılar. Mersin’e onlarca faydasız kardeş şehir(!) kazandırdılar. 
Tüm bunların sonucu da” 40 bin turist” ve 2 gemidir. 

Her zaman bu başarısızlıklar için ekonomik, coğrafi, stratejik bahaneleri hazırdır. Havaalanı derler, yatak sayısı derler.
Mersin’in geçmişini bilenler, her ay Mersin’e birkaç gemi geldiğini ve kent merkezinde her zaman turistlerin görüldüğünü hatırlarlar.
Kimse de bugüne nasıl gelindiğini, bu dünyanın en zengin turizm hazinelerine sahip Mersin’in nasıl böyle bir kaynaktan istifade ettirilmediğini sorgulamaz. 

Benim turizm konusunu anlamadığımı; bilmediğim bir konuda fikir yürüttüğümü  ima yollu iddia edenler de bu çevreden ...
Kendimden söz etmekten hoşlanmam; fakat izninizle burada bu konudaki bilgi ve tecrübemin ne olduğunu anlatmak mecburiyetindeyim.
Almanya ve İsviçre’de lisan ve işletme eğitimimden sonra Alman Dili ve Edebiyatı tahsili yaptım. Batı dünyasını ve Avrupalıları çok iyi tanırım. Üniversite yıllarımda bir yandan da turizmle ilgilenerek turizm fakültelerindeki tüm ders kitaplarını tek tek okudum, inceledim ve bilgimi genişlettim. Dünyada birçok ülkeyi gezdim, turizm bölgelerini inceledim. İngilizce ve Almanca biliyorum.

Üniversite yıllarımda “Das Bild der modernen Türkei in der deutschen Tourismusliteratur” yani “Modern Türkiye’nin Alman Turizm Edebiyatındaki Resmi” konulu ciddi bir tez çalışmam oldu. 

Bu çalışmam çeşitli alman dergi ve gazetelerinde yayımlandı.

Anamur ve yöresi için herhangi bir turizm broşürü olmadığı zamanlarda,  ilk broşürü hazırladım. Uzun yıllar Anamur’da kullanıldı. 
Mersin’de çeşitli dergi ve gazetelerde turizmle ve yöremizle ilgili çeşitli makaleler yazdım.
Şimdi de yöremizi tanıtan bazı yazılarım Hürriyet gazetesinde yayımlanmaktadır.
26 yıldır Mersin’de turizm belgeli bir turistik tesisin sahibiyim. 
Uzun yıllar ÇUKTOB (Çukurova Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği) üyesi oldum.
Yaptığım uluslararası bir markanın distribütörlüğünde iki kez Türkiye birincisi seçildim. Aynı yıl Türkiye Dünya birincisi olunca İngiltere’de  ödüllendirildim. Pazarlama üzerine yazdığım bir kitapçık tüm Türkiye’de bayilere dağıtıldı.   

Herhalde bunları anlattıktan sonra özellikle “Mersin’de turizmi Antep ve Maraşlıları ağırlamak ve uçak bileti satmak”tan ibaret sayan kurnaz kasaba tüccarlarına ve 15 yıldır bu kentin en büyük şansı ve zenginliği olan turizmi bir adım ileri götüremeyenlere, ama küçük ticaret hesaplarını kollamakta ve her dönem güçlü olan kimse ona yanaşmakta ahlaki bir sorun görmeyenlere karşı bir şeyler söylemeye hakkım olsa gerektir.
Turizmle ilgili bu kentte yapılanların, iyi niyetli ya da kasıtlı, yanlış yapıldığını söyledim durdum; ama kimsenin umurunda olmadı.
Turizm çalışmasını yalnızca yurtdışı gezilere gitmek ve fuarlara katılmak olarak gördüler; ama bunun 15 yıldır bir sonuç vermediğini anlamak istemediler. 

Neredeyse tamamen sonlandırdığım ticari faaliyetlerimden sonra herhangi bir kazanç kaygım olmadan yalnızca kente katkı vermek için yaptığım öneriler maalesef kabul görmedi; hatta bu önerilerimden dolayı tepki gördüm.

Kaygım ve kederim bu zengin hazinenin üzerinde oturan insanların bundan faydalanamaması, faydalandırılmaması.
Artık 15 yıldır yaptığınız yurt dışı gezip tozmalardan ibaret turizm çalışmalarının(!) hiçbir neticeye varamayacağı gerçeğini görünüz. 
Bu iş yurtdışı gezi ısrarı ile olmuyor.

Gelin zararın neresinden dönerseniz kardır diye düşünüp doğru yolu bulun.

Yeni bir başlangıçla bu kentin turizmi kurtarılabilir, tabii eğer iyi niyetli iseniz…

İyi niyetle yazdığım yazılardan rahatsız olup sosyal medya üzerinden mahalle ağzıyla laf sokuşturmayı bırakın.

Ben yine de turizm konusunda fikirlerimi ve önerilerimi değerli hemşerilerimle ve ilgili kademelerle paylaşacağım. Özellikle yeni Büyükşehir Belediyesiyle başlayan sevindirici dönüşümleri turizm alanında da göreceğimize dair inancımı yineleyeceğim. 

Mersin, kentin turizmini geliştirmeyen kent dinamiklerini olduğu kadar bunu göremeyen ve sorumluluk almayanları da hatırlayacaktır.
Belki birileri para kaybedecek ve keyifli geziler azalacak; ama sonunda Mersin kazanacaktır. Hayat sürekli bunca yalan dolanı ve kişisel menfaat odaklı kasaba kurnazlığını taşımaz.

Benim için önemli olan Mersin’dir. Kişiler önemli değildir. Mersin yararına her türlü katkıyı vermeye, işbirliği yapmaya ve mücadele etmeye devam edeceğim.
Gerisi gülüp geçilecek ayrıntıdır. 

(Bu konuyu yazmaya devam edeceğim) 

HARUN ARSLAN