Mersin’de Mahmut Arslan ve kardeşlerinin her türlü sosyal yardım ve kente hizmet konusunda ilk sırada olduklarını biliyoruz. 
Bugün kentte onların yaptırdığı, okul, cami, hastane gibi birçok bina halkın kullanımındadır. Bunların dışında, doğrudan ya da kurumsal, sayısız sosyal yardım faaliyetinin içindedirler.  
Bu tür hizmetler için gerekli bütçeyi ayırırsınız ve yaparsınız; bunun zorluğu yalnızca maddi güç açısındandır.
Sanat ve kültürle ilgili yapılan faaliyetler ise maddiyattan önce, bunların sanatsal ve kültürel değerinin olması, benimsenmesi, önemsenmesi, yaygınlaşması ve kabul görmesi ile olur. Bu tür faaliyetler aslında daha zordur ve başarılması ve tanınması daha güçtür. 
Bu anlamda Arbella Makarna beş yıldır bir Uluslararası Fotoğraf Yarışması düzenliyor. Gerçekten uluslararası adını hak eden, Arbella markası ile Mersin’i ve Türkiye’yi tanıtan bir yarışmadır bu. 
Günümüzde, kolayca başına uluslararası(!) sıfatı konularak, ama aslında çoğu kez böyle bir içeriği olmayan, yalnızca kendince bir  değer sağlamaya çalışılan etkinliklerin yanında, Arbella gerçekten uluslararası  anlamı olan bir yarışmayı kurumsallaştırıyor. Bu yarışma, dünya çapında ciddi ve referans kabul edilen FIAP, UPİ ve TESF gibi üç büyük ciddi kuruluşun onayı ile düzenleniyor.
  
Yarışmanın seçici kurulunda fotoğrafçı ve haberci Coşkun Aral, fotoğraf sanatçıları Erol Doğaner ve Reha Bilir ve Fotoğraf Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Serkan Bakır yer alıyor. Böylece daha işin başında çok değerli bir seçici kurulun varlığı, çalışmayı dikkate değer ve anlamlı kılıyor.
Bu yarışmaya 46 ülkeden 844 amatör ve profesyonel fotoğraf sanatçısı toplam 6.000 fotoğrafla katılıyor.
Her yıl katılan ülke ve fotoğraf sanatçısı sayısı artıyor.
Yarışma “Yemeğini Paylaşmak”, “Anne Çocuk Sevgisi” başlığı altında ve serbest kategorilerde yapılıyor. 
“Anne Sevgisi” ve “Yemeğini Paylaşma” gibi çok değerli ve anlamlı iki konu işleniyor.
Fotoğraflar bir sergi ile tanıtıldı ve  fotoğrafları içeren çok kıymetli bir albüm dağıtıldı.

Arbella firmasının bu etkinliği aynı zamanda hep “Mersin’i tanıtmak, adını duyurmak” diye sürekli tekrarladığımız ve yalnızca sözde kalan  faaliyetlerin yanında gerçekten bu anlamda Mersin’in adını uluslararası arenada duyuran bir etkinlik olarak fayda sağlıyor.

Herhalde Mersin’de yaşayan, faaliyet gösteren, kazanan firmalar güçlerine göre bu şekilde Mersin’e katkı verseler Mersin çok farklı bir durumda olurdu. 
Artık günümüzde kentler kültür ve sanat alanındaki kalıcı, kurumsal etkinlikleriyle marka değeri kazanıyor. Kentin ekonomik gücü kendini ilgilendirir; ama sanatsal bir markalaşma, anında evrensel bir çağrı gücü kazanıyor. Arebella’nın da Mersin ve ülke için ekonomik önemi elbette tartışılmaz değerdedir; ama böylesi çağdaş bir vizyonla sanatın bir alanında uluslararası sahada çalışma yapmak başka bir başarıdır. 

Peki biz Mersinliler olarak Mahmut Arslan ve kardeşlerine ve Arbella firmasına karşı minnet duyup takdir etmenin dışında ne yapıyoruz? diye düşünürsek; aslında çok fazla bir şey yapamıyoruz. 
Başka birçok ilde, ilin kendi markasına sahip çıktığı ölçüde Mersin kendi markasına yeterince sahip çıkamıyor. Sembolik anlamda bile olsa, Mersinliler yalnızca Arbella Makarnayı kullanmayı tercih ederek, az da olsa küçük bir minnet ve takdirlerini gösterebilirler. Arbella Makarnanın dünya pazarı yanında bu katkının ekonomik payı kayda bile değmez; ama sembolik bir teşekkür değeri vardır.   

Mahmut Arslan’ın daha önce Yumuktepe kazılarına yaptığı sessiz katkıyı da yazmıştım. 

Bu tür kentine sorumluluk bilinciyle yapılan faaliyetlerden dolayı kendilerini kutlarım ve başka firmalara da örnek olmasını dilerim. 

HARUN ARSLAN