Son yıllarda başkanlıkla yatıp kalkan, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da başkanlık modelini olmazsa olmaz olarak her vesileyle önümüze getiren, yeni anayasayı da bu sisteme geçişin anahtarı gören Erdoğan, son Latin Amerika gezisinin ardından “bize en iyi uyacak model Meksika tipi başkanlık” diye hedefini ortaya koydu.
Kamuoyu Süleyman Şah türbesinin taşınmasıyla o kadar meşgul ki, “Meksika başkanlık modeli” doğru dürüst tartışılmadı hatta konuşulmadı bile…
ABD, Brezilya, Arjantin, Meksika ve Venezüella’ nın birbiriyle bazı noktalarda ortak bazılarında farklı uygulanan Başkanlık modelleri var. Ama bazı ülkelerde sistem demokrasinin gelişmesini sağlarken bazı ülkelerde özgürlüklere gem vuran baskıcı yöntem haline dönmüş.
Meksika 2 milyon km2 toprak üzerinde 120 milyon nüfusu barındıran ve 10.500 dolarlık kişi başı milli geliriyle refah ölçütünde Türkiye ile aynı konumda bir ülke.
Ama üniter yapıya sahip Türkiye’ den çok ciddi bir farkı var. Meksika 1 federal bölge ve 31 eyaletten oluşan federatif yapıya sahip. Tıpkı diğer başkanlıkla yönetilen ABD, Brezilya, Arjantin hatta Venezüella gibi…
Amerika kıtasında yer alan her ülke Başkanlığı kendine göre uyarlamış. 
Örneğin ABD’ de yasama, yürütme, yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı dengesi öylesine ayarlanmış ki, özellikle yürütme ile yasama belirlenen anayasal yetkileriyle birbirini gerektiğinde frenleyen, “güç bende olmalı” düşüncesindeki hükümranları hayal kırıklığına düşüren görünüme sahip.
ABD’ de başkan ve atadığı bakanlarca ifa edilen yürütmenin temsilciler meclisi ve senatodan oluşan Kongreye doğrudan yasa tasarısı sevk etmesi mümkün değil. Başkan kendisine yakın bulduğu kongre üyelerine sadece öneride bulunabilir. Daha da önemlisi 4 yıllığına seçilen Başkan ile her iki yılda bir tamamı yenilenen Temsilciler Meclisi ve yine her iki yılda bir üçte biri altı yıllığına seçilen Senato, Başkana oy veren seçmenden çok farklı bir tabloyu yansıtabilir. Tıpkı bugün Demokrat Obama’ nın Senato ve mecliste son seçimle çoğunluğu ele geçiren Cumhuriyetçilerle çalışmak zorunda kalması gibi. Özetle Kongre üyelerine Başkan ve yönetimi herhangi bir yasa dayatmasında bulunamıyor.
ABD’ de bağımsızlığın elde edildiği 1865’ ten beri onca savaşın, krizin bile demokrasinin gelişmesini engelleyemediği, başarıyla uygulanan kuvvetler ayrılığına dayalı federatif sistem Latin Amerika ülkelerinde Bay Başkanların her şeyi kontrol ettiği kuvvetler birliği haline döner. Bunun en önemli nedenlerinden biri ABD’ de gevşek olan ve lobi gücünün öne çıktığı yasamanın örneğin partilerin güçlü olduğu ve meclisleri oluşturduğu Meksika gibi ülkelerde kuvvetler birliği haline çevrilmesidir.
Sadece bu da değil. ABD’ de yasa teklif edemeyen ve yasama üzerinde ağırlığı olmayan yürütme burada tıpkı Türkiye’ de olduğu gibi yasa tasarıları hazırlamakta ve zaten seçimde başkan ve meclisi seçen seçmen aynı parti temsilcilerine oy vermektedir. (Meksika’ da 128 kişilik Senato tıpkı başkan gibi altı yıllığına seçilir, 600 Milletvekilinin oluşturduğu Meclis ise üç yılda bir yenilenir)
Meksika’ da Başkan Federal bölge yüksek mahkeme başkanını, federal yargıçları, cumhuriyet başsavcısını, valileri atama ve alma yetkileri ile maliyenin tepe bürokratlarını ve diplomatik temsilcileri atama ve görevden alma yetkisine sahiptir. Kendisini başkan olarak seçen halkın Meclis ve Senato üyelerini de seçtiğini düşünürsek, sadece yürütmenin değil, federal yargıçlardan yüksek mahkeme üyelerine, başsavcıya kadar atama yetkisi olan, son günlerde aşina olduğumuz yürütme, yasama ve yargının kontrolünü elinde bulunduran bir güç odağı…
Peki, ikisi de eyaletlerden oluşan ve başkanlıkla yönetilen iki komşu ABD ve Meksika’ da kişi hak ve hürriyetleri bir başka ifadeyle sistemin halka yansıtan tablo ne anlatır?
Bu konuda tüm ülkeleri masaya yatıran ve kadın haklarından dini inançlara, örgütlenme özgürlüğünden, şeffaf ve dürüst seçimlere, adalet dağıtan yargıya kadar hayatın her alanındaki düzenlemeleri her yıl gözleyen ve ülkelerin görünümüne göre not veren bağımsız, tarafsız bir kurum var aslında. 
Kuruluşun adı Freedom House… (Özgürlük Evi)
Freedom yukarıda bir kısmını saydığım son yıllarda özgür internet kullanımının bile ülke karnesini etkilediği bir sıralama ve her ülkeyle ilgili yıllık raporlar yayınlamakta.
2015 raporu da geçtiğimiz günlerde dünyayla paylaşıldı. 1 ila 7 arasında değişen ülke notlarına baktığımızda ABD 1, Meksika ise kısmen özgür kesitindeki 3 notuna sahip. (Aynı sıralamada Rusya 6, Çin 6,5 ve Suudi Arabistan dibe vuran 7 notuyla dikkat çekiyor. 2002’ den sonra notunu iyileştiren ve Meksika ile aynı 3 seviyesine çıkaran Türkiye Gezi olayları ve sonrasında 3,5’ a inmiş durumda)
Freedom’ un sonuç olarak 3 verdiği Meksika raporundaki tespitlerinin dikkat çekenlerini başka yazıda özetleyeceğim. Sakın şaşırmayın çünkü okudukça “Meksika’ ya benzeyen ne kadar çok ülke var” diyeceğinize eminim.
Hangi yasa ve anayasayı yaparsanız yapın, uygulamada ortaya çıkan ve günlük hayatı etkileyen sistemin halka nasıl yansıdığı önemli. 
Meksika Başkanlık modeli önerisine karşı bizden çok uzaklardaki bir halka o modelin nasıl yansıdığına ilişkin gözlem ve tespitler bir sonraki yazıda…