Petrol çağı sona ererken kimi ülkeleri de dünya sahnesinden inmeye zorlayacağını ele aldığım yazı dizisinde Suudi Arabistan yanında Irak’ a da dikkat çekmiş ve fiyatların düşmesiyle ortaya çıkan kaosu anlatmaya çalışmıştım.
Evet, Suudi Arabistan bütçe açığıyla alarm veriyor ve yapısal değişim, dönüşüm için hazırlanan stratejik planın çok ta fazla işe yaramayacağı şimdiden belli ama büyük rezervler nedeniyle öyle akşamdan sabaha batacak bir ülke olmadığı da açık.
Suudilerin sadece ABD hazine bonolarına yatırdıkları para 750 milyar doların az üstünde ve bu rezervler dışında da dünyanın pek çok ülkesinde gizli/açık hesapları, kötü gün için sakladıkları paraları var.
Oysa Irak’ ın durumu çok farklı…
Önce İran ile tam 10 yıl süren sıcak savaş, hemen ardından başlayan ABD müdahalesiyle geçen ve sonunda ülkenin yıkılmasına yol açan çeyrek asırlık cehennemi kıyamet…
Dile kolay 37 yıldır nefes alma imkânı bulamayan bir ülke var karşımızda.
ABD’ nin son işgalinin bile üzerinden 13 yıl geçti ve taş üstünde taş kalmayan Irak bugün fiili olarak çeşitli parçalara ayrılmakla kalmadı, petrol fiyatlarının düşüşüyle insanlarına asgari hayatlarını idame ettirmeleri için gerekli gıdayı temin etmekten bile uzak.
Ocak ayındaki yazı dizisinde de rakamları vermiştim: Ülkenin aylık petrol ihracatı 100 milyon varil civarında ve buradan elde edilecek gelir çıkarma maliyetleri ve diğer çeşitli masrafları düştükten sonra bugünkü 40 dolarlık fiyatları bile esas alsak 2,5 milyar dolar civarında.
Oysa ülkede çoğu evinde oturan, sanayiden geçtim bahçesinde iki tavuk beslemeyen, evinin ihtiyacı domatesi bile yetiştirmeyen ve ölümcül çatışmaların ortasında ecelini bekleyen bir halk var. Ve bu halkın yetişkin 7 milyonu devletten aldığı maaşla geçiniyor. Ayda ödenecek maaş tutarı 4 milyar dolar.
Ocak ayında çizmeye çalıştığım tablo buydu ve o günlerde 30 dolarlara gerileyen petrolün daha nereye kadar düşebileceği tartışılıyordu.
Aradan geçen 100 gün içinde petrol dip yaptıktan sonra bir nebze toparlanıp 40 dolarlara çıktı ama bu Irak’ ın kanayan yarasını sarmaya yetmedi.
Kuzey Irak’taki Kürdistan yönetimi Bağdat merkezi yönetiminden çok daha kötü durumda.
5,5 milyon nüfusun 3,5 milyonu tam takır kuru bakır hale gelmiş hazineden maaşlı. 
Bu kadar da değil, Suriye’den gelen yaklaşık 2 milyon mülteciye, Musul başta olmak üzere IŞİD’ ten kaçıp bölgeye gelen 1,5 milyon civarında iç göçmeni de ekleyin. Ve bu insanları en azından ölmeyecek kadar beslemek zorunda kalan Barzani yönetiminin durumunu düşünün…
Petrolün 100 dolarlara çıktığı günlerde Dubai hayalleri kuran Erbil, Süleymaniye gibi kentler yarım kalmış inşaatlar, temeli atılıp öylece bırakılmış yatırımlarla hayalet kentlere döndü.
Oysa ABD’ nin özellikle Kürdistan bölgesiyle ilgili büyük planları var. Büyük planlar denince akıllara buraları Güney Kore veya Singapur yapma hayalleri gelmesin.
Malum Musul IŞİD işgali altında ve Irak’ ın Bağdat kadar önemli ve onun kadar büyük bu kadim şehrini kurtarmak için Kürtler dışında savaşacak başkaca güç yok.
Obama ile birlikte gelişen yeni Amerika doktrininde Bush dönemine özgü karadan askeri harekatlara yer yok. Yangın ne kadar büyük olursa olsun maşa varken elini asla ateşe yaklaştırmamayı prensip edinen bir strateji bu.
Geçtiğimiz günlerde Washington’a giden Kürdistan heyeti, ABD’ nin Musul’a saldırtmayı planladığı peşmergeye üç aydır maaş ödenemediğini, her ay 300 milyon dolar tutan bu paranın en azından bir kısmı ödenmedikçe, kimseyi cepheye süremeyeceklerini münasip dille anlattılar.
Amerika bıçağın kemiğe dayandığını görmüş olmalı ki, gelen heyete Savunma Bütçesinden 400 milyon dolarlık bir kaynağı zamana yayarak aylık belli dilimler halinde aktaracağını iletti.
Taşıma suyla o değirmen döner mi?
Bir zamanlar petrol parasıyla Babil’ in asma bahçelerini canlandırma projeleri üretenler, düşen fiyatlar ve suyunu çeken bütçeler yanında,  bölgenin istikrarsızlığının da yarattığı kaosla başa çıkabilecek mi?
Sorunun yanıtı ortada ve çok değil Türkiye’ nin 2013 yılında 12 milyar dolar* ihracatla en büyük partneri haline gelen komşu ülkenin o performansının, 10 yıl içinde yıllık ihracatı 50 milyar dolara çıkarma umutlarının yerinde yeller esiyor.
Daha da önemlisi, yapısal hiçbir değişikliğe gidememiş, yolsuzluğun ayyuka çıktığı, petrol dışında tek kuruşluk üretimin olmadığı Irak ve ülkemiz açısından onun en önemli parçası Kürdistan bölgesi petrolün lanetine uğramış durumda.
Tıpkı Ortadoğu’ nun diğer lanetlileri gibi…
*Yıllar itibariyle Irak ihracatı
2012    10.757
2013    11.864
2014    10.663
2015      8.326
2016 (3 ay)      1.749