1929 dünya ekonomik buhranıyla tüm ülkelerin içe kapanmacı politikalar geliştirmesine karşın, Jansen planında Mersin’ i farklı kılan konumunu da göz önünde bulundurarak bölgesel ağırlığı olan ve ticaret kenti özelliğini öne çıkaran kimi önerilere yer verir.
Merkez caddesi dediği günümüzdeki Uray Caddesinin güneyiyle deniz arasında kalan bantta yer alan ve yine günümüzdeki Cumhuriyet meydanına kadar uzanan bölgeyi ticaret mıntıkası olarak tasarlarken fuarcılık için düşündüğü o günlerdeki tabirle “panayır alanı” için de şimdiki gar binasının doğusuyla liman arasında bir alanı işaret eder.
1935 Mersin Şehir Planında Jansen Sanayi ve Ticaret bölgeleri yanında yıllar sonra bile barındırdığı sorunlar nedeniyle sürekli çözüm arayışlarına girişilen hayvan pazarı ve mezbaha için yer düşünülmüş olması gerçekten şaşırtıcıdır.
Otellerden dinlenme alanlarına, genişletilme olasılığı da göz önünde bulundurulan kamuya ait hastaneden okullara, tiyatrodan film setlerine, kışla arazisine önerdiği Kurhaus yanında yaşlıların bakımı için Darülacezeye kadar…
Jansen’ in kaleminden birlikte okuyalım: 
C-Ticaret ve Sanayi:
    1) Sanayi Mıntıkası:
Sanayi mıntıkası limanın kuzey batısında mevcut olarak şimendifer istasyonuna, limana ve taşıma araçlarının kullandığı caddeye karşı oldukça uygun biçimde projelendirilmiştir. Deniz rüzgarları şehirdeki dumanları dışarıya çıkarıyor. Muhit Caddesinden ayrılan bir kol Sanayi Bölgesi ile Liman Caddesinin güneybatısına yerleştirilmiştir. Bu nedenle ağır yüklere hizmet eden taşıma araçları şehrin çevresine sevk edilmiş olur. Sanayi bölgesiyle şimendifer istasyonu bağlantısından yukarıda söz edilmiştir. Mezbaha ile Baytar Enstitüsünün bulunduğu bölge; sanayi mıntıkası, liman ve taşıma araçlarının trafiğine çok uygundur. Sanayi Mıntıkasının doğu bölümünde Hayvan Pazarı ve bir Han projelenmiştir.
    2)Ticaret Mıntıkası:
Merkez caddesinin güneyinden Atatürk Parkına kadar uzanan Mıntıka Ticaret Mıntıkası olarak belirlenmiştir. Sanayi Mıntıkası ile liman sahası arasında Panayır yeri ayrılmıştır.
İşbu merkezi ticaret mıntıkasından ayrı, münferit iskan mahallerinde dahi dükkanlar için hususi yerler ayrılmıştır.
    D- Umumi Müesseseler:
Umumi Müesseselerin hepsi yeşil bir sahada projelenmiştir. Bunlara taciz edilmeksizin, daima yayalar yoluyla varılabilir.
Şehrin mıntıkalarının hepsinde mektepler mevcuttur ve bunlar da her yerde biri diğerinin bin metre uzağında olmak üzere projelendirilmiştir. Keza çocuklara mahsus oyun yerleri ve çocuk bahçesi binaları da düşünülmüştür.  Taşıma araçlarının hareket ettiği caddeler tarafından çerçevelenmiş olan iskan mıntıkalarının hepsinde en az bir mektep kurulmasına ayrıca dikkat edilmiştir. Bu suretle mektebe giden çocuklar nakliye araçlarının geçtiği caddelerden geçmeyecektir.
Deniz kenarında oteller yapılması tasarlanmıştır. Bu tesislerin sahil promenatı ile sıkı ilişkisi göz önünde bulundurulmuştur. Liman oteli ile Kurhaus hakkında yukarıda söz edilmiştir. Kurhausun kuzeydoğusunda da yeni bir otel daha projelendirilmiştir.
Hastanenin merhalelerle ve tedricen büyütülmesi dahi nazara alınmıştır.
Yeni Film Tiyatrosu için Halkevi veyahut Tiyatro Binası nazara alınmıştır.
Yeşil sahanın doğu-batı yönünde bir Hamam projelendirilmiştir. Eski şehir eğer ikinci bir hamama ihtiyaç hissediyorsa burada mevcut hamamlardan birini genişletmek daha elverişli olacaktır.
Deniz kenarında Kurhaus’ un kuzeydoğusunda bir Darülaceze projelendirilmiştir. 
İtfaiye binası Merkez Caddesinin yanında ve taşıma araçlarına en uygun mevkie yerleştirilmiştir.
Aşağıdaki hususlara yukarıda değinilmiştir.
-Stadyumu kapsayan Spor Sahası
-İşçilere mahsus Spor Sahası
-Tiyatro binasını barındıran Atatürk Parkı
-Kütüphane, Halkevi, Belediye, Vilayet, Kurhaus
-Plaj
-Halk Fırkası binası ve Bar
-Panayır yeri
Şimdiye kadar iyi surette korunmuş olan eski binalar, mesela Camiler, hamamlar ve kiliseler, abideleri koruma kanunu himayesine alınmalıdır. Bu binalardan amaca hizmet etmeyenlerin yerine yenileri daha faydalıdır. Mesela, Atatürk parkındaki Ermeni kilisesinin* kütüphaneye çevrilmesi gibi.
*Daha önceki bölümde belirttiğim gibi Jansen’ in sözünü ettiği Kilise bugün de varlığını sürdüren ve cumhuriyet Meydanındaki kültür merkezine komşu “Aziz Mihael ve Gabriel Ortodoks Kilisesidir. Mersin’ de planın yapıldığı 1935-38 arasında herhangi bir Ermeni Kilisesinin varlığı söz konusu değildir. Sözlü tarih çalışmalarında bir değil üç Ermeni kilisesiyle ilgili anlatımlara rastlanmaktadır ama tümü tehcir karmaşası içinde birer birer silinip gitmiştir.