Boğaz köprüsü açıldığı yıl eğitimim için İsviçre’de yaşıyordum. Bizler köprü açılışına sevinirken, İsviçrelilerin ne kadar büyük bir telaşa kapıldıklarına, kıskançlık duyduklarına o günlerde bir anlam verememiştim. Aradan yıllar geçmesine rağmen bir İsviçrelinin alay ederek “sonunda bir köprünüz oldu” sözleri hala kulaklarımda.

Şimdi Mersin’deyim ve ne kadar mutluluk verici ki Boğaz’da 3. Köprü açılıyor.
40 yıl önce Avrupa maceramda yaşadığım fakir, güçsüz, önemsiz ülkenin vatandaşı olma duygum, son 15 yıldır gelişen, güçlenen ve artık boyun eğmeyen bir Türkiye ile gurur duyarak değişiyor.
15 Temmuzda ise darbe girişimine karşı gösterilen dünyada bir benzeri olmayan muhteşem, destansı başkaldırı artık bu duygularımızın hem ülkemiz hem de insanlarımızla zirve yapmasını sağlıyor.

Her zaman tekrarladığım gibi Batı dünyası tarihsel Türk düşmanlığı ile Türkiye’nin asla güçlenmesini istemez. Bunun için terör ve iç kargaşalıkları destekler ve Türkiye’nin kalkınmasını sağlayacak yatırımları engellemeye çalışır.
Gezi olaylarında Hükümete dayatılan şartları hatırlayalım. 
3. Köprüden, yeni Havalimanından ve Akkuyu Nükleer Santrali’nden vazgeçilmesi istenmişti. 
Artık Batının maksadını anlamalı ve bu oyuna gelmemeliyiz.
Özellikle Mersin’de nükleer santrale şiddetle karşı çıkanları, Gezi olaylarında halkı direnişe çağıran fahri konsolosları, Çukurova Havalimanı’na ilk tepki gösterenleri, Mersin’de Greenpeace Örgütü ve Alman Vakıfları ile işbirliği içerisinde çalışanları alt alta koyalım ve ilginç sonucu görelim.

O zaman bizim Mersin’den yapacağımız iki önemli konu var;
Bugüne kadar bozulmayan Mersin’deki dil, din, ırk, mezhep ayrılığı olmadan sürdürdüğümüz birlik, beraberlik ve derin hoşgörüyü arttırarak sürdürmek ve bunu tüm Türkiye’ye duyurmak.

Mersin’deki yatırımlara karşı çıkılmasını engellemek. 
Bana Alman Yeşiller Partisi Langen Meclis üyesi ve yeşiller parti başkanının Mersin’e gelip burada yapılacak bir HESS e karşı çıkmasını kim nasıl açıklayabilir ve bu nasıl kabullenilebilir.

Unutmayalım Mersin sahip olduğu zenginliklerle tüm Türkiye’nin kalkınmasında en önemli rolü oynayacak bir kenttir. Maalesef bugüne kadar bu değerlerden yararlanılması engellenmiştir. Bundan sonra bu engellemelere karşı durmak ve Mersin’in gelişmesini sağlamak gerekir.

Yani sonuçta her birimizin bu hassas dönemde ülkemiz için yapabileceği bir şey vardır.
Mersin de yaşayanlar içinse bu kentimizin zenginliklerinden faydalanarak kentimizi dolayısıyla ülkemizi geliştirmek ve birlik ve beraberliğimizi arttırarak güçlendirmek.
Bunları anlamak da biraz geç kalmış olsak da. 

HARUN ARSLAN