Bir iş yapmak istiyorsun.”İyi bir iş.”.”İyi bir şeyler”..İdealist bir insansın..Çok güzel.
Yap ta gör!
Başına olmadık işler açılır. İyi bir iş yapacaksın ya! Koşturursun, iyi olduğunu sandığın , ya da öyle görmek istediğin ideallerin arkasından..Yorgunluklar gelir ardı arkasına..Kendine, ailene , dost ve arkadaşlarına ayıracak vakit dahi bulamayacağın zamanlar yaşarsın. Yavaş yavaş durulur herşey..İçinde yanan ve gözlerini kör eden idealizm ateşi sönmeye başlar.Söndürürler çünkü..
Bir an , öyle bir an gelir ki etrafındaki çakal sürüsünü ancak ateş söndüğünde görürsün.
Damarlarında kaynayan iş azmi ve hırsı kendini gittikçe inançsızlığa ve aldatılmışlığa bırakırken durulursun.Gözlerinin önündeki perde kalkar için acıyarak bakarsın etrafındakilere “Haketmiyorlar” 
“Yapmak istediklerin ile” onların “aslında almak istedikleri” farklı şeyler..İnsanların senin iyi niyetini nasıl da kullandıklarını çok sonra anlarsın
Bir şey yapmak istiyorsun ,” iyi bir şey”. “İyi bir şey” neden yapılır, niçin yapılır? Maddi ve manevi karşılık beklemeden neden iyi bir şey yapasın ki!
Deli derler adama. Görmeye başladığın şey aslında gerçektir ve sen “iyi bir şey” yapmaya başladığından beri “oradadır.”
İyi bir şey yapanın düşmanının çok olduğunu anlarsın. Yorgunluklarının yerini nefret alır, tiksinti alır,hani sen iyi bir iş yapıyordun iyi bir insandın! Bak ne hale getirdiler seni..İyi bir iş yapar mısın bir daha ! Yaparsın yaparsın !! Dünya koca ağızlı bir dev enayiye doymuyor.. Hoş , seni enayi yerine koyanı sen de adam yerine bile koymamaya başlıyorsun ya..Etrafta adam kalmıyor!
Bedenindeki yorgunluklar yüreğine çöker .Yürekten inanmayanların arasında iki yüzlülük pazarında satarlar iyiliği..Sen de sat gitsin!