ABD Başkanı Donald Trump’ın dünya kamuoyunun tüm tepki ve BM Sözleşmesi’ne aykırılığı uyarılarına rağmen işgal altındaki Golan Tepeleri’ni "İsrail toprağı" olarak gördüklerini açıklamasının ardından gözler yeniden bu bölgeye çevrildi. Dr. Naim Babüroğlu: “Golan Tepeleri bölge için sadece bir işaret fişeği” dedi.

Göreve geldiği günden bu yana İsrail’i koruyan politikalarıyla büyük tepki çeken ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz günlerde Twitter üzerinden, Golan Tepeleri hakkında, “İsrail’in egemenliğini tanıma zamanı geldi” demişti ve devam eden süreçte de Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini tanıdığını belirten yazıyı imzaladı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Strateji Uzmanı Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu, “İsrail, zincir halkalarını ABD sayesinde hızla eklemeye devam edecek” dedi.

“Trump’ın kararı BM sözleşmesi’ne aykırı”

Strateji Uzmanı Dr. Naim Babüroğlu, ABD Başkanı Trump’ın, 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı almasıyla başlayan ve Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini kabul etmesine uzanan süreci şöyle yorumladı: “İsrail, ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı. İkinci halka olarak, 25 Mart 2019’da Trump, Golan Tepeleri üzerindeki İsrail’in egemenliğini ABD’nin resmen tanıdığını ilan eden başkanlık kararını imzaladı. Trump’ın bu kararı, BM Sözleşmesi’ne, uluslararası hukuk ilkelerine ve BM Güvenlik Konseyi’nin 242 (1967) ve 497 (1981) sayılı kararlarına aykırı. BM, Avrupa Birliği, Rusya, İngiltere ve diğer ülkeler bu karara karşı çıktılar. Türkiye de, bu hukuksuz karara şiddetle tepki gösterdi. Fakat tüm tepkilere rağmen İsrail, ABD’nin desteğiyle bu karardan geri adım atmayacaktır.”

“Golan, altın ve petrol yönünden oldukça zengin”

İsrail’in Golan’la yetinmeyeceğini vurgulayan Dr. Naim Babüroğlu, “Suriye’nin başkenti Şam’a 60 kilometre mesafede bulunan altın ve petrol yönünden oldukça zengin Golan’la ilgili şunları söyledi: “İsrail’in içme suyunun yüzde 30’u bu bölgeden karşılanıyor. Arazi yüksek olduğundan, İsrail’e hem koruma hem de kontrol imkânı sağlıyor. Verimli araziyi barındıran bir bölge olmasının yanında, İsrail’in tek kayak merkezi.”

Suriye’de sadece bu tarihi Golan Tepeleri yok diyen Dr. Babüroğlu, “Üç Golan daha var. Fırat’ın doğusu, Menbiç ve Ürdün sınırında Tanf bölgesi. Bu bölgeler, ABD’nin kontrolünde. Suriye coğrafyasının yüzde 40’tan fazlası ABD ve İsrail’in elinde” diye konuştu.

“ABD, Türkiye’yi yalnızlaştırmak istiyor”

ABD Dışişleri Bakanı, İsrail ve Yunanistan Başbakanları ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) liderinin, Türkiye’yi yakından ilgilendiren Doğu Akdeniz enerji ve güvenlik konularında İsrail’de toplandıklarını hatırlatan Dr. Babüroğlu, ABD’nin, Suriye’de PYD/PKK’yı destekleyerek, Yunanistan ve GKRY’nin yanında yer alarak ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yetki alanlarını da yok sayarak, Türkiye’yi yalnızlaştırma girişimlerine devam ettiğini de ekledi.

Sun Tzu’nun, "Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür" sözünü 2 bin 500 yıl önce söylediğini ve geçerliliğini henüz yitirmediğine dikkat çeken Dr. Babüroğlu, “Stratejinin taşlarını iyi oynayan, en az zararla çıkar” dedi.

“Stratejinin taşlarını iyi oynayan en az zararla çıkar”

Fırat’ın doğusunda, yaklaşık 450 kilometrelik sınırda PYD/PKK terör örgütünün, ABD’nin Suriye’deki düzenli ordusu haline geldiğini ifade eden Dr. Babüroğlu, “ Suudi Arabistan, İsrail ve ABD’nin bölgede yeni bir devlet kurma hedeflerinde geri adım yok. 4 Haziran 2015’te, Washington’da bir toplantıda Suudi Arabistan ve İsrail bir planda uzlaştıklarını açıkladılar. Bu planın birinci ayağında, Türkiye sınırında bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulması da vardı. ABD Suriye özel temsilcisi Jeffrey’in yapmış olduğu bir açıklamada da sınırlı sayıda ABD askerinin Fırat’ın doğusunda ve El Tanf bölgesinde kalacağını belirtti. Yani ABD’nin Suriye’de kalıcı olduğuna işaret etti” diye ekledi.
Kaynak: iha