Seçimler arifesinde Çukurova başta olmak üzere tüm bölgenin geleceğini yakından ilgilendiren bir projeyi ve o projenin Mersin açısından taşıdığı risk ve fırsatları anlattığım bir makale kaleme aldım.
Ancak seçim döneminin toz dumanı ve yazının yayınlandığı günlerde patlayan bombalar başta olmak üzere kamuoyu ilgisi başka alanlara yoğunlaştığından konunun tartışılmak şöyle dursun, yeterince anlaşıldığından bile emin değilim.
Biraz da bu gerekçelerle konuyu, o yazıda yer vermediğim çözüm önerilerini de kapsayacak biçimde yeniden ele almak gerektiğini düşünüyorum.
Projeyi özetlemeye çalışayım: 
Mersin limanının özelleştirilmesinin ardından inanılmaz boyutlara ulaşan hizmet bedelleri nedeniyle Gaziantep iş ve sanayicileri alternatif çözümlere kafa yormaya başlar ve Hassa üzerinden Dörtyol civarına ulaşacak, kenti denizle ve bir adım sonrasında limanla buluşturacak projeye yoğunlaşırlar.
Kısa zamanda ortaya çıkar ki, harita üzerinde belirlenen yeni rota hayata geçerse Antep’in 100 km uzaklıkta liman sahibi olması mümkün.
Kilis veya İslahiye üzerinden Hassa’ ya oradan da yaklaşık 30 km lik köprü, viyadük ve tünellerle Amanos dağı içinden geçilip denize ulaşılacak. Projenin en zor ve masraflı bölümü dağın delinip ovanın İskenderun körfezine bağlanması. Ama günümüzde gelişen teknoloji sayesinde bir zamanlar Ferhat’ ın tırnaklarıyla yaptığı işi artık makineler yerine getirmekte. Projeyi fizibl kılan da bu gelişen teknolojinin yarattığı maliyetlerdeki düşüş. Hesaplamalara göre 30 km lik tünel, köprü ve viyadüklerden oluşan yol 300 milyon dolara mal olabiliyor.
300 milyon dolara mal oluyor ama Gaziantep’i de 320 km ötedeki Mersin limanı yerine 108 km mesafeden yeni bir limanla buluşturuyor.
Gaziantep dediğime bakmayın. Maraş, Adıyaman, Osmaniye, Ceyhan hatta Adana’ nın doğu bölümünde kalan sanayi bölgeleri başta olmak üzere Gaziantep’ in doğusundaki tüm kentler ve Irak’ a yapılan transit ticaretin tümü Mersin’ den kopup buraya akacak. 
Projeksiyonlara göre yukarıda sıraladığım bölge iş hacmi bugün Mersin limanının yaklaşık %60’ ını oluşturuyor. Bir başka ifadeyle anlatayım: bu projenin hayata geçtiği gün kentin her şeyinden yararlandığı bir katma değer alanının yarısı buharlaşacak.
Gaziantep’ in liman projesi için ileride gerçekleşecek diye bakanlara ve “o güne Allah kerim” diyenlere de haberim var…
Ulaştırma Bakanlığının talimatıyla Karayolları Hassa-Dörtyol arasındaki yatırımla ilgili güzergah vs. yi belirleyecek ön projenin ihalesini yapalı 3 yıl oldu ve o proje tamamlandı şu an Ulaştırma Bakanının masasında düğmeye basılacak günü bekliyor.
Başlama startı verildiğinde en geç 3 yıl içinde hayata geçecek ve o gün eğer Mersin önlemlerini almamışsa dövünmeye başlayacak ama birileri için “iş işten geçtikten sonra”
Peki Mersin ne yapmalı?
Bir defa Gaziantep’ in limana kavuşma projesine karşı çıkılmamalı, çünkü bu akıl dışı bir tepki olur.
Sözünü ettiğim proje sadece Antep için değil ülke adına da daha az enerji tüketip, maliyetleri ve akaryakıt giderlerini azaltması açısından rantabl…
Bu nedenle “istemezük” benzeri bir söylem Mersin’ e bir şey kazandırmaz, inandırıcı da olmaz.
Çünkü Mersini var eden limanın bugünkü vaziyeti umumisi şöyle:
Özelleştirme sonrası Mersin limanını işletmeye başlayan kuruluş koyduğu parayı bir an önce çıkarmak için hizmet tarifesini çılgın hale getirmiş ve denetleme düzenleme görevini yerine getirmesi gereken kamu otoritesi de bu fiyatlandırmayı izlemekle yetinerek iş içinden çıkılmaz hale gelmiş…
Bunun tek çözümü rekabetin sağlanması. O rekabeti de işte bu Gaziantep’ in artık rüyalarını süslemeye başlayan yeni liman sağlayacak. Ve bu liman sayesinde Mersinin bugünkü liman işletmecisi aklını başına toplayıp fiyat politikası oluşturmak zorunda kalacak.
Dayanabilecek yürek varsa basit bir örnek vereyim:
Çin limanlarından Mersin’e bir kontaynere ödenen ücret bugün 125 dolar ama aynı kontayneri liman sahasından liman kapısına çıkarmak için ödenen hizmet bedeli 200 dolar…
Rekabette yeterince zorlanan iş âlemi bir de bu fiyatlandırma nedeniyle inliyor.
Sanırım yeni limana hem ülke hem bölge hatta Mersin adına karşı çıkmanın akılla bağdaşır yanı olmadığını bu birkaç faktör yeterince anlatmıştır.
Mersin dinamikleri Gaziantep’in liman projesine karşı çıkmamalı ama şunları yapmalı:
Kontayner Terminal liman projesine dört elle sarılmalı. Mevcut liman işletmecisinin bu konuda olası lobi faaliyetlerine karşı organize ve etkin bir lobi çalışmasına başlamalı. Son seçim kampanyasında AK Parti lokomotif adayı olarak sahneye çıkan ve her fırsatta kontayner terminal limanını öne çıkaran Lütfi Elvan inanılmaz bir şans… Mersin STK’ ları ve tüm dinamikler bu fırsatı değerlendirmeli.
Kontayner terminal limanı sayesinde Mersin kaybedeceği işlem hacmini 10 kat fazlasıyla geri kazanır ve sadece mevcut limana değil, başta Gaziantep’ in olası Dörtyol ve şu anda hizmet veren İskenderun gibi limanları başta olmak üzere bölge ülkelerine de Hub limanı özelliğiyle hizmet verir.
Bugün yılda 1,2 milyon kontayner elleçleyen ve yeni yatırımlarla bunu 1,4 milyona çıkarma hayali kuran mevcut limanın yanında yılda 12-14 milyon kontayner elleçleyecek terminal limanın hizmete girmesiyle Mersin bugünkü yıllık ortalama 8 bin dolar olan kişi başı GSMH’ını iki katına çıkarır.
Hele bu limanın komşu limanlara aktarma yapması yanında iyileştirilmiş, hızlandırılmış Gaziantep-Bağdat demiryoluna entegre edilmesi halinde Mersin gerçek anlamda doğu Akdeniz havzasının en önemli noktası olma özelliğine yeniden kavuşur, hatta pekiştirir.
Yaklaşmakta olan büyük risk belli, o kaçınılmaz tehlikeye karşı alınacak önlemler belli, tehlikeyi fırsata çevirecek çözüm modeli de ortada…
Geriye ne mi kalıyor? Cevabını hepimizin bildiği sorudur bu, umarım bu kez izlemekle yetinmeyiz…