“Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz.” der Karl Marx. Nedir sevgi, neden öncelik onda ve neden olmazsa olmaz? “İnsanları birbirine yaklaştıran ve arada görünmez bir bağ meydana getiren olumlu bir duygu” diye tanımlar psikologlar sevgiyi. Sevgi varsa güven var, güven varsa amaca giden yol kısalır ve o yol için harcanacak emek daha da kutsallaşır. O halde önce sevgi üretmeli ve sevgiyle sarmalı, kucaklamalı hayatı. Sevgiyle ekmeli çiftçi tohumu toprağa, sevgiyle çıkmalı öğretmenin ağzından A B C, sevgiyle vurmalı madenci kazmayı yerin yedi bin kat altında kömüre, sevgiyle salınmalı ağ denize, sevgiyle başlamalı her hece, her söz; sevgi olmalı yüreği açacak anahtar duygu ve eylem. Buluşurken de, ayrılırken de sevgiyle olmalı merhabalar, elvedalar, sevgiyle.

Her şey üretim ile başladı ve her şey emek istedi milyonlarca seneden bu yana; ateş emek istedi, su emek istedi, ok, yay, mızrak emek istedi, peşinden koşulan bizon emek istedi. 

Tembellik yapsaydı Newton ne “diferansiyel” ne “integral” bulunabilirdi. Edison vazgeçseydi üretmekten, binlerce kez yaptığı deneyin bin birincisi olmayacağı gibi kaybedeni olacaktı insanlık aydınlık geceleri. Sevgiyle çalıştı, emek verdi, pes etmedi ve üretti aydınlığı.

Johannes Gutenberg’in emeği ve bıkmaz tükenmez çalışması ile değil mi modern matbaanın icadı? Rönesans ve reform hareketlerinin başlama sebebidir Gutenberg ve matbaası. Eğitime direkt katkısı nedeniyle bilimde, teknolojide ve ilerlemede çok büyük rol oynamış, emeğin kutsallığının bir başka sembol ismi olmuştur Gutenberg. 

Gazi Mustafa Kemal "Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner." derken, ekonominin önemine ve üretime vurgu yapmıştır. Her ne kadar günümüzde hak ettiği değeri bulmasa da emek kutsal, emekçi kıymetlidir. İnsanlık adına aşk ile sevgi ile fayda yaratan ne varsa onun için akıtılan alın teri kutsaldır. Ekonominin temeli insandır, ne zaman ki siyasi irade işçinin, emekçinin, üretenin haklarının korunmasını yasalar ile teminat altına alırsa, gerek tarımda, gerek sanayide ve hizmet sektörlerinde yine yeniden kendi kendine yeten ülkeler kategorisinde yer almamamız mümkün müdür? Sosyal, siyasal ve ekonomik olarak üretimden uzaklaşan, emeğe hak ettiği değeri vermeyen, işçisiyle, emeklisiyle, köylüsüyle küs düzenlerin ithalata dayalı yaşam sürmesi ve dışa bağımlı olması kaçınılmazdır. Dünya’nın kaderini değiştiren, imkânsıza diz çökmeyip destan yazan, Dünya’nın en büyük emekçisini, Mustafa Kemal Atatürk’ü yetiştiren milletimizin “emek ve dayanışma günü” kutlu olsun. 01.05.2019