Türkiye’nin çay üretimi kadar marka değerine de önem vermesi gerektiğini belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemiz çay üretiminde dünya sıralamasında 5. sırada olmakla beraber bugün 86 ülkeye çay ihraç ediyor. Üretimdeki ve ithalattaki bu başarımızı, özellikle butik çay işletmelerinin marka değerini artırarak daha üst seviyelere taşıyabiliriz. Fındık denildiğinde akla ilk gelen olabiliyorsak, çay üretiminde de aynı başarıyı yakalayabiliriz” dedi.

Türkiye’nin çay üretimindeki başarısının dünya çapında olduğunu bildiren Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Dünya çay üretiminin 4’te 3’ünü karşılayan ülkeler arasında ülkemiz, Çin, Hindistan, Kenya ve Sri Lanka’dan sonra 5. sırada. Bunu ise yaklaşık 200 bin çay tarımı yapan büyük ve küçük işletmelerimiz ile sağlıyor. 2009’da 111 bin ton olan kuru çay üretimi, 2016’da yüzde 20’lik bir artış göstererek 134 bin tona çıktı. Günümüz itibariyle 86 ülkeye çay ihraç ediyoruz. Bu üretim başarısında ve çay kalitesindeki artışta butik üretim yapan küçük aile işletmelerinin payını unutmamak gerekiyor” dedi.

Çay üretimiyle beraber markanın bilinilirliğinin de önemine değinen Palandöken, “Dünya çay piyasasında kaliteye önem verilmesinin yanında yeni ürünlerin sunulması da piyasanın büyümesinde önemli bir etkendir. Çeşitlilik ne kadar artarsa tüketim ve ona bağlı olarak üretim de o kadar artar. Ülkemizde bu çeşitliliğe en büyük katkıyı ise butik çay işletmeleri yapmaktadır. Dolayısıyla çeşitliliğimizin dünya çapındaki getirisini büyütmek için bilinilirliğini de artırmamız gerekmektedir. Örneğin bir İngiliz çay markası dünyanın her yerinde biliniyorsa neden bir Türk markası da bilinmesin” diye konuştu.

“Butik çay işletmeleri ve diğer tüm markalar desteklenmeli”

Palandöken, markanın dünya çapında duyulmasının satış fiyatlarına da etki ettiğini söyleyerek şöyle konuştu:

“Dünyanın her yerinde insanlar farklı tatlar denemek istiyor. Bu sebeple ülkeler arası çay ithalatı sektörde çok büyük alana yayılmış durumda. Bilinilirliğin bu noktada önemi büyük. Nitekim, bir süre sonra isim kalitenin dahi önüne geçebiliyor. Dolayısıyla satış fiyatları da artıyor. Her yıl yüzde 6 civarında büyüyen bu piyasadan pay alabilmenin mücadelesinde markalaşmaya destek vermeliyiz.”
Kaynak: iha