Aslında özerk yönetim, öz yönetim, öz savunma tartışmalarından yola çıkıp yaşanan kavram kargaşasını, uzun zaman önce bu sorunu çözmüş Avrupa’dan örneklerle ele almayı düşünüyordum.
Konuyu daha sonraki yazılara erteleyip son günlerde insanları meşgul eden zamları ele almak istiyorum.
Zam dediysem sigara, içki gibi nereye çeksen oraya gidecek mevzulara girecek değilim. Çok daha lokal ve Mersin’ de öğrencisinden işçisine, emeklisinden ev kadınına büyük kitleleri ilgilendiren toplu taşıma zamlarına değineceğim.
Son günlerde sosyal medya hesaplarıma düşen yorumlardan, görüşlerini benimle paylaşan dostlardan anladığım kadarıyla yılbaşından geçerli olmak üzere eskiden normal yolcudan 1,750 olarak alınan dolmuş ücreti 2 lira oldu.
“Ne olacak şunun şurasında 25 kuruşluk zam yapılmış lafı mı olur?” diyenler çıkabilir.
Kazın ayağı öyle değil. 
Öyle değil çünkü her gün işe gidip gelen asgari ücretlinin aylık bütçesine hesapta olmayan ve oran olarak 2015’e göre %11’i aşan bir ek yük, bir külfet bu…
Daha da önemlisi bu zammı haklı kılacak hiçbir neden yok…
Hangi alanda yaparsanız yapın, ister özel sektör ister devlet kuruluşu olun yapacağınız zam maddi bir gerekçeye dayanmalı…
Bu ilke dolmuşlar veya genel adıyla toplu taşımacılık için de geçerli.
Bu alanda temel girdi ne? Akaryakıt ve özellikle de motorin fiyatları…
Dünyada petrol fiyatlarının 100 dolarlardan 30 dolarlara gerilediği dönemde böylesi bir girdi tartışılır mı?
Türkiye’ de yaşıyorsanız ve devlet sattığı her litre yakıtın %66’sını vergi olarak daha pompa başında cebinizden alıyorsa elbette tartışılır ama o kadar da uzun boylu değil.
İyisi mi yüksek vergilere rağmen dolmuşlara referans olması gereken motorin fiyatları son bir yılda ne olmuş bakalım:
Geçen yıl bugün ortalama 3,80 lira olan motorin 1.1.2016 itibariyle 3,520 lira (tartışmalar başka yerlere çekilmesin diye Petrol Ofisinin Mersin için uyguladığı fiyatları esas aldım. Yoksa bugün geçtiğim yollarda “3,10 kuruşa motorin” satılıyor ve açıkçası Mersin’de büyük çoğunluk bu fiyatlardan araba deposunu dolduruyor)
Demek ki resmi olarak kabul edebileceğimiz Petrol Ofisi bültenleri bile bir yıl öncesine göre motorin fiyatlarının %9 düştüğünü gösteriyor.
Temel girdinin %9 düştüğü bir kentte hangi akla, vicdana, gerekçeye göre halkın tek yararlanma aracı olan dolmuşa %11 zam yapılabilir?
Hadi dolmuşçu böyle bir zammı istedi diyelim…
Kafasına göre bir sabah uyanıp ben sizi bundan sonra bu fiyata taşıyacağım diyemeyeceğine göre ona gizli açık onay veren UKOME nasıl olup ta, bu zamma yeşil ışık yakmış?
Soruların zor cevaplarıyla uğraşacağımıza ne yapılacağına bakalım…
Kamuoyu duyarlılığının yüksek olduğu yerlerde “boykot” denilen mekanizma var. Mersinli başka yöntemleri dener ve üç gün binmez bu araçlara, üç günün sonunda süngüler düşer, geri alınmak zorunda kalınır bu zam…
Öbür yöntem ise yasal yollara başvurmak…
Yasal yolların da çeşitleri var:
Örneğin Kamu Rekabet Kurumu tam da böylesi sorunlar için oluşturulmuş bir kurum ve fırınından içme suyuna, liman tarifesinden dolmuş ücretlerine hatta banka faiz oranlarına kadar rekabet dışına çıkan fiyat oluşturma girişimlerine çok ağır cezalar verebiliyor.
Tüketicilerin oluşturduğu derneklerden biri veya bireysel olarak herhangi bir Mersinli Rekabet Kurumuna başvurarak zammın soruşturulmasını talep edebilir ve emin olun hayli yüklü bir ceza faturası kesilir zam yapanlara…
Bir başka yol ise zammın dayandığı UKOME kararına karşı İdare Mahkemesine başvurup, yürütmeyi durdurma kararı talep etmek…
Tabii, UKOME kararına karşı Büyükşehir Belediye Başkanı veya Valiliğin olaya el koyup zammın geri alınmasına yönelik girişimlerini saymıyorum bile…
Hangi yöntem uygulanır, kamuoyu hangi tepkiyi gösterir bilemem ama bildiğim tek şey var:
Akaryakıt fiyatlarının %9 düştüğü bir kentte %11 lik zam ne vicdana sığar ne de kimseye anlatabilirsiniz…