Mersin’de dernekçilik ile ilgili gelinen son noktayı yazıyorum.. Bu 4. Yazım..

Bugün sizlere ‘cebi zengin ama fikri fakir yönetici’ tipini analiz edeceğim..

Parası ile her şeyi yapabileceğine inanan, fakat parayla işin bir yere kadar yürüyebileceğini anlayamayan yöneticiler başarıdan uzak sadece günü kurtaracak projeler geliştirebilirler.. STK’lar tüzüklerinde belirtilen faaliyet programı çerçevesinde işler yapmakla yükümlüdürler.. Her genel kurulda faaliyet raporu açıklanır, derneğin neler yaptığı üyelere açıklanır..

Eğer dernek bomboş bir faaliyet dönemi geçirdi ise genelde ‘şunu ziyaret ettik, bu bizi ziyaret etti’ diye geçiştirilir faaliyet raporu..

Evet, STK’larda para çok önemlidir, fakat bu parayı en ideal şekilde kullanabilecek yönetici tarzı da çok önemlidir.. Eğer parayı iyi kullanamıyorsan dışarıdan profesyonel şirketlerden destek alman gerekmektedir..

Bakınız; ‘Başbakan Recep Tayyip Erdoğan..’ Erdoğan’ın Türkiye’de yaşanan tüm olaylar ile ilgili bir fikri, bir söylemi var.. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’nın her çarşamba oturup ‘Sultan Süleman’ izlediğini sanmıyorum.. Öyleyse ekibinden birileri çıkıp, ‘Bu dizi bizim görüşümüze ters; seçmenimizin fikrine göre çıkıp bu diziyi eleştirmemiz oylarımızı arttıracaktır’ dediği kesin..

Bunu yerele indirdiğimiz zaman da proje üretecek ofislerin STK’lara destek vermesi gerek.. Şehrin ihtiyacına göre birkaç proje oluşturulup harekete geçirilebilir.. Ama Mersin’de bunu yapabilecek kapasiteye sahip STK yöneticileri bile çok az.. Zira koltuğa oturduğu zaman TÜSİAD Başkanı edasıyla salınıp dururlar etrafta.!
Mersin’de cebinde parası olan, işletmesini idare edebilen her iş adamı kendini STK’lara olası başkan adayı olarak görür.. Baktı ki mevcut STK’larda kendine yer bulamıyor; hemen muadil bir dernek kurup yanına da 3-5 ‘doğru mu samet’ tarzında yönetici alarak kapı kapı dolaşmaya başlar.. Yıllardır bu tür STK ve başkanlarını görürüz.. Bir dönem parlar ikinci dönem balon gibi sönüp giderler..

Yönetim kurullarında da işleyiş böyledir.. STK yönetimine giren herkes kendini derneğin en önemli üyesi, bir sonraki seçim döneminde derneğin kesin ‘başkan’ adayı olarak görür..

Hal böyleyken bile kimse çıkıp da ‘baba senden bizim köye bakkal olmaz, 200 kişilik STK’yı sen mi idare edeceksin’ demez..

Ama Mersin’de öyle iş adamları da vardır ki bırakın dernek kurmayı, derneği satın alacak parası olmasına rağmen kenarda durur.. Derneğe üye olmaz, hasbelkader üye olsa yönetime girmeyi bile istemez.. Adamın ‘ego’ sorunu yok ise kenarda durup alkışlamak o’nu küçültmez..

Ego sorunu olan yönetici tarzı ise kendisi dışında herkesle kavgalıdır.. Derneğin hiçbir aktivitesini beğenmez, başkanın arkasından konuşur karşısında önünü ilikler.. Hayatı muhalefettir anlayacağınız.. Derneğin üye sayısını arttırma adı altında ‘kendi şakşakçılarını’ derneğe yığarak bir sonraki seçim dönemine oy oranı olarak daha güçlü girmenin planlarını yapar..

Dernekçilik kolay iş değildir; eğer rezil olmak istemiyorsanız boyunuzu aşan makama talip olmayacaksınız.. Bu işler sadece parayla olmuyor..

Şimdi birileri çıkıp ‘gel beş kuruş para harcamadan derneği sen yönet’ diyebilir.. Benim ego sorunum yok ama çok isteyen olursa versinler 100 üyeli derneği bir yıl içerisinde derneğin kasasındaki parayı 250 Bin TL olarak geri teslim edeyim.!

Hem de yöneticilerin cebinden 1 kuruş çıkarmadan.!

Dernekçilik vizyon ister.. Kentte hem istihdam sağlayıp hem de derneğe gelir elde edebiliyor musunuz.! İşte o zaman hem KENDİNİZE, hem KENTİNİZE faydanız dokunur..

Aksi taktirde MASON topluluğu olarak anılır durursunuz.! Derneğinizin içerisinde bile ‘haricileştirdikleriniz’ tarafından eleştirilirsiniz.!