Bir kere senden her söyleminde klişeleşmiş adeta gelenekselleşmiş cümleler bekleyecekler.Eğer iktidar partisinin bir mensubuysan ülke kan ağlasa da pembe tablolar çizmek zorundasın.Eğer muhalefetse tarafın,her şey süt liman olsa dahi,o huzura çomak sokmak zorundasın.Yoksa beslenemezsin.İyiye iyi diyemezsin.Nemelazım çarpılırsın !

Diyelim bir siyasi partinin üyesisin ya da herhangi bir makamında görevlisin,yok öyle her lafı ağzına geldiği gibi söylemek,diğer rakip partilerin icraatlarını içten içe takdir etsen bile bunu belirtmeyeceksin.Her zaman taş toprak içinde gittiğin yola,rakip partinin belediye başkanı asfalt dökse dahi bu hoşuna gitse dahi bunu belirtmeyeceksin.Yoksa maazallah sığ kafalı yandaşlar seni ayıplayabilir.Yoksa öteki olursun.Hangi taraftaysan o tarafı savunacaksın.O taraf gün gelip yanlış yapsa bile,ya da güncel süreçte herhangi bir olayda sana göre yanlış karar verse dahi savunmak zorundasın.Türkiye de ki siyasilerin hatta siyasete girmeyi düşünen birçok insanın düşüncesi maalesef bu.Bu yüzden siyaset hep belirli bir noktaya gelip tıkanıyor.Tarafını seç.Diğer tarafa düşman ol.yık,yak,dök,kötüle,iftira at,çamur at,şantaj yap,takdir etme,tebrik etme..
Siyaset kurumu bu kadar çirkinleştirebilir mi ? normali bu mu ? hayır tabii ki değil.
Kendi içerisinde demokrasiyi sağlayamayan bir siyasi partinin ülke için demokrasiyi savunması ne kadar samimi olabilir.
Kendi içinde özgürlüğü kısıtlayan,milletvekillerine,bakanlarına ne söyleyecekleri konusunda yazılar gönderen,hangi olaya ne yönden bakılması gerektiğini dikte eden bir siyasi parti nasıl olurda ülke yönetir ya da yönetmeye talip olur.
Çok beğendiğim bir söz vardır sahibini hatırlamasam da , insanın beyni kurumsal olmazsa yönettiği şirketlerin kurumsal olmasını bekleyemezsin.
Ülke yönetmek tabii ki şirket yönetmeye benzemez fakat her şeyin beyinde ve düşünce tarzımızda başladığını unutmayalım.
Mustafa kemal’in milli birlik ve beraberlikten kastı bu olmalı. Birlik ve Beraberlik, renkler farklı olsa da savunulan değerler farklı olsa da ortak noktamızın ne olduğunu çok iyi anlatan bir ifade !zirveye ulaşmak için herkesin yolu yöntemi farklı olabilir ama zirve tek tir.Bugün baktığımızda herkesin zirvesi dahi farklı,oy hesapları ülke menfaatinden önce gelir olmuş.
Arkadaşı farklı bir partiye destek veriyor diye onunla ilişkisini kesen insanlar biliyorum. Farklı görüşe sahip diye işe alınmayan insanlar, söyledikleri çalıştığı kurumun patronunun hoşuna gitmedi diye işten çıkarılan emekçiler biliyorum.
Neden farklılıklara bu kadar tahammülsüsüz ? 
Neden kendimiz gibi olmayanla selamı sabahı keser olduk ?
Peki ya iyi örnekler yok mu var tabii ki.
Mesela Kültür ve Turizm bakanı Ertuğrul Günay..
Bakan Günay en son yaşanan gezi olaylarında kendisine yanlış gelen birçok düşünceyi sosyal medyadan göğsünü gere gere paylaştı. Kim ne der diye düşünmeden, makam ve mevkii kaybetme korkusu yaşamadan.
Ak parti İzmir milletvekili Erdal Kalkan yine gezi olaylarıyla ilgili ‘’yeter söz gençliğin derken’’ eminim ki konuya insani duygularla yaklaştı.
Yine ak parti İstanbul milletvekili İbrahim Yiğit ,gezi olaylarıyla ilgili başbakanın takındığı sert tavrı eleştirdi. Hem de bunun medyada günlerce konuşulacağını bile bile. 
Akil adamlar konusunda Chp milletvekili Faik Tünay , akil adamlara şans verilmesi gerektiğini belirtti.
Chp Balıkesir milletvekili Namık Havutça nın bir açıklamasını ise olduğu gibi aktarıyorum,
Namık Havutça,Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen Şike Yasası için, "Türkiye’nin demokrasi ayıbı olan tutuklu milletvekilleriyle ilgili uzlaşmadan böyle bir yasanın çıkarılmasını bireysel olarak, Namık Havutça olarak içime sindiremiyorum. Bireysel olarak ama parti grubumun vereceği karar neyse o doğrultuda da hareket etmek durumundayım" dedi.
Sözün özü şu ki,
Herhangi bir partiye üye olabiliriz, herhangi bir partinin belediye başkanı,milletvekili olabiliriz.Siyaseti kuralına göre oynayalım evet ama mensubu olduğumuz partinin, savunmadığımız tasvip etmediğimiz düşüncelerini de belirtmekten korkmayalım,tıpkı takdir ettiğimiz,doğru bulduğumuz düşünceleri söylemekten korkmayacağımız gibi..sadece oy siyaseti yaparak ülkemizin geleceğini ikinci planda tutmayalım. 
Belki o zaman demokrasiyi gerçek manada yaşamayı ve yaşatmayı öğrenebiliriz.Belki o zaman başımızı kumdan çıkarıp daha objektif bakabilmeyi becerebiliriz.