Dünyada anketlerle seçim tahmini yapmaya başlayan ilk ülke olup olmadığını bilmesek te, kurumsallaştıran ülkenin ABD olduğu tartışılmaz.
1900’ların başından itibaren başkanlık seçimlerinde ipi hangi adayın göğüsleyeceği sorusu her açıdan ama özellikle de uygulanacak ekonomik program nedeniyle gittikçe daha bir önem kazandı…
Bu önem yıllar geçtikçe ABD dünyanın en önemli gücü haline gelmesi düşünüldüğünde küresel ekonominin önünü görmesi nedeniyle de tüm insanlığın merak ettiği bir konu oldu ve belli ki ABD etkin baş at rolünü sürdürdükçe devam edecek.
ABD’ de anketler 1936 yılına kadar ülkenin önde gelen gazete ve dergilerince okurlara gönderilen formlar üzerinden yapıldı. Bu alanın en başarılısı Literary Diegest dergisiydi. Dergi 1916 seçimlerinde başladığı “abonelere form gönderme ve gelen yanıtları değerlendirme” yöntemiyle 1924, 28, 32 seçimlerini adayların alacağı oy oranlarına varıncaya kadar doğru tahmin etti.
Ancak 1936 seçimleri yaklaşırken kendisine çok güvenen ve araba, telefon sahibi abonelerine gönderdiği 10 milyon formun geri dönen 2 milyonunu değerlendirip “başkan Alfred Landon olacak” diyen derginin karşısına Üniversite hocalığından sahaya inen “yeni yetme” Gallup çıkacaktı. Gallup milyonlarca form cevabı yerine ‘temsili örnekleme’ yöntemiyle sağlıklı biçimde belirlenecek 2 bin denekle sonucun çok daha sağlıklı belirleneceğini söylüyor, etmekle de kalmayıp kendi saha çalışması sonunda seçimleri sanıldığı gibi Landon’ un değil, Roosevelt’in kazanacağını iddia ediyordu.
Bir yandan geçmiş yıllardaki şaşmaz tahminleriyle ününe ün katan ve milyonlarca okurun görüşleri doğrultusunda Literary Diegest ve karşısında ilk kez sahaya çıkan akademisyen Gallup…
Sandıklar açıldığında herkes şaşkınlık içindeydi ama büyük darbeyi Landon %55 ile kazanacak diyen dergi yedi ve o günden sonra bir daha anket işine bulaşmadı, bir süre sonra da kapandı gitti.
Zaman içinde anketin nerede yanıldığını araştıranlar Literary Diegest’ in araba sahibi olacak kadar zengin abonelerinin zengin kesimin desteklediği cumhuriyetçi adayı başkan görmek istemesinden daha doğal bir şey olmadığını ama bu kesimin tüm seçmenleri temsil edemeyeceğini gördüler.
 Tüm şiddetiyle sürmekte olan ekonomik kriz söz konusuydu ve krizin vurduğu yoksul, işsiz ve mağdurlar, sosyal refah politikalarını hayata geçireceğini söyleyen demokrat aday Roosevelt’e oy vereceklerdi. Dergi işte bu kesimi göz ardı etmemişti ve abonelerinin yanıtladığı formlarda bu seçmenleri görmek, ölçmek mümkün değildi.
Kısaca o seçimin galibi Gallup’ tu ve o günden sonra “temsili örnekleme” yöntemiyle 1940, 44 seçimlerini de Roosevelt’ in kazanacağını önceden tahmin etti. Ünü öylesine yayıldı ki, Avrupa’ da şubeler açtı ve Londra merkezli şube 1945 İngiltere seçimlerinde Churchill gibi bir efsanenin kaybedeceğini önceden bilerek herkesi ters köşeye yatırdı.
Gallup merkezli 1936 anketlerinin ilginç öyküsünü merak edenler daha önce kaleme aldığım makalelere https://abdullahayan.wordpress.com/2015/03/18/anketler-her-zaman-saglikli-sonuc-verir-mi/ ve https://abdullahayan.wordpress.com/2015/03/20/anketler-ve-sandik-gercegi/
Ulaşabilirler…
Nasıl Gallup, Literary Diegest efsanesini 1936’ da yıktıysa, 1948 Başkanlık seçimleri de Gallup başta olmak üzere ABD’ nin tüm anket kuruluşlarını, anlı şanlı gazete ve dergilerini kısaca tüm kamuoyunu şoka sokacak biçimde sonuçlanacaktı.
Hikâyeyi özetlemeye çalışayım:
2 Kasım 1948 günü sandıklar kapandığında tüm anketlerin açık ara önde gösterdiği Cumhuriyetçi aday New York Valisi Thomas Dewey ailesi ve kampanyasını yürüten arkadaşlarıyla zaferi kutlamak üzere ünlü Roosevelt Oteline girmekteydi. Televizyon kameraları, gazeteciler ve elbette yapacağı zafer konuşmasını dinlemek, o tarihi ana tanıklık etmek isteyen yüzbinler otelin önünü hınca hınç doldurmuştu.
Kaybedeceğine kendisi bile neredeyse inandırılan demokratların adayı Truman ise Beyaz Sarayı terk edip, memleketi Kansas City’ e gitmiş ve evinde erkenden uyumaya çekilmişti. 
Roosevelt’in Nisan 1945’te aniden ölümüyle yardımcısı sıfatıyla yerine geçen Truman bile öylesine ümitsizdi ki, çevresinde yer alan kadrodaki herkese gelen iş tekliflerini kabul etmelerini, seçimden sonra işsiz kalabileceklerini söylüyordu.
İş öylesine abartılmıştı ki… Bir toplantı sırasında karşılaştığı Dewey’ e “beyaz saraya ayağını attığında ilk işin su borularını tamir ettirmek olsun, biz çok çektik” dediğini duyacaklardı Truman’ ın…
Hele gazete ve dergiler…
Newsweek dergisi seçimden önceki son sayısında öngörüsü yüksek 50 analist ve gözlemcinin tahminlerine yer vermişti ve tahminde bulunanların tamamı da Dewey’ in başkan olacağını söylüyordu.
Dewey’ in kazanacağından emin köşe yazarları sandıklar kapanmadan yeni başkanın olası politikalarına yönelik beklentilerini kaleme almış, daha da ileri giden Chicago Tribüne 3 Kasım gazetesini sandıklar kapanırken baskıya verip 8 sütuna “Dewey, Truman’ ı bozguna uğrattı” manşetini atmıştı.
Sabaha karşı ister istemez radyoyu açtı Truman… Gelen sonuçlar kendisini bile şaşırtıyordu.
2 Kasım gecesi yatağa yardımcılıktan gelip oturduğu başkanlık koltuğunu devretme ruh haliyle giren Truman 3 Kasım sabahı o kendisine çok güvenen rakibine tam 2 milyon fark atan muzaffer galip olarak uyandı.
Ertesi gün Washington’a gitmek üzere trene binen Truman’ ın eline “Dewey Truman’ı bozguna uğrattı” manşetinin yer aldığı Chicago Tribüne gazetesini tutuşturdular. Truman bir gazeteye baktı bir de ne diyeceğini merakla bekleyen gazetecilere ve taşı gediğine koydu: “oysa biz farklı şeyler duyduk”
Elinde tuttuğu o gazetedeki tek kare fotoğraf ve ağzından dökülen o tek cümle yıllarca seçim gecesi gazetelerini hazırlayan editörlerin kâbusu oldu.
1936’ ya kadar form dağıtıp toplanarak yapılan ve tarihten sonra Gallup’ un 3 seçim boyunca uyguladığı temsili örnekleme sayesinde doğru tahminde bulunduğu seçimler ne olmuştu da 1948’ de asıl muhatap seçmen dışında herkesi yanıltmıştı?
Analistler, uzmanlar, akademisyenler epeyi kafa yordular soruya ve sonunda ortak birkaç nokta belirlediler:
Zaferden emin cumhuriyetçilerin önemli bir kısmı sandığa gitmeyi fuzuli iş gibi görürken, demokratları destekleyen yoksullar, dar gelirliler işi ciddiye almıştı. (cumhuriyetçilerin sandığa gitme oranı %50’ de kalacaktı)
Cumhuriyetçilerin “bu demokratlar komünistlerle iş birliği yapacak” korku yalanı ters tepecek, komünistlerden oy almayı uman bir başka aday Wallace’ e kadar uzanan tüm demokrat ve sol oylar Truman’a yönelecekti.
Truman açık hava toplantılarına ağırlık veren rakibine inat, o günlerin en önemli eğlence aracı haline gelmeye başlayan ve kadınların önünden kalkmadığı televizyonlara yönelmişti.
Truman karınca gibi çalışmış, kampanya boyunca 50 bin km dolaşıp tam 350 farklı kent ve kasabada konuşmuş, milyonlara dokunmuştu.
Tüm bunlar birer faktördü ama saha çalışması anlamına gelen anketçilerin ve özellikle Gallup’ un tarihi yanılgısını anlatmaya yetmiyordu. Gerçekten ne mi olmuştu?
Olan şuydu:
Gallup 1948 seçmen profilini 1940 nüfus sayımı bilgilerine dayandırmış, saha çalışmasını o bilgiler ışığında belirlediği oranlardaki deneklere dayandırmıştı. 
Oysa 1948 Amerikasını 1940’ tan ayıran ufak! bir ayrıntı vardı. Ülke arada geçen yıllarda 2. Dünya savaşına girmiş, köy ve kentlerin demografik yapısı tümüyle değişmiş, köyler kente akarken, savaşa giden erkeklerin yerine kadınlar iş hayatına atılmış, fabrikaları doldurmuştu.
Gallup 1948 hezimetinden dersler çıkaracak ve o günden sonra araştırma deneklerini “olasılığa dayalı örnekleme seçimi” tekniğiyle seçip, daha doğru sonuçlara ulaşma yanında kurumsallaşma sürecini de geliştirerek, bugünlere kadar sözüne güvenilir kurum olma özelliğini pekiştirecekti…