Kimi hayalperestin Mayıs 2013' te tamamlanıp Akdeniz oyunları için gelecek sporculara hizmet vereceğini müjdelemesinin üzerinden yıllar geçen Çukurova Havalimanı...

Tam 20 yıldır her gün rüyasıyla yatıp kalktığımız, kimisine göre 10 bin, kimisine göre uzun vadede 50 hatta 100 bin yatak kapasitesiyle yeni Antalya olacağı iddia edilen ancak geçen onca zamana inat tek kazmanın vurulmadığı Kazanlı Turizm bölgesi...

2004' ten beri her yıl bitirileceği söylenen ancak 2014' e geldiğimizde bile tamamlanmamış, ne zaman bitirileceği sorusuna da kimsenin somut cevap veremediği Antalya ile Mersin' i deyim yerindeyse buluşturacak yeni Akdeniz yolu...

Mersin ile Adana arasında özellikle ilçeleri ana merkezlere bağlayan güzergah üzerindeki eski yolu ikiden dört şeride çıkaracak ve kavşak bağlantılarını kesintisiz trafiğe açacak, projesi yıllardır bekleyen yol genişletme çalışmasına bir türlü kaynak ayrılmaması...

Sağlık ve eğitimde kenti sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında hayli aşağılara çeken dökülmüşlük hali...

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama ben bu kadarla yetinip kısa ve öz ama can alıcı soruyu sorayım:

Bu tabloyu AK Partinin Mersin' i cezalandırması olarak gören ve durumu bu yönde algı oluşturmak için altın fırsat olarak değerlendirenlere karşı AK Parti' nin Mersin yönetimleri ne yapıyor?

Yukarıda sıralanan ve her biri başlı başına hayli ciddi sorun oluşturan örnekleri tek tek masaya yatırıp, her biri hakkında saatlerce konuşmak, her birinden farklı sonuçlar üretmek mümkün...

Ama bunun kente özellikle de AK Parti yönetimlerine getireceği fazla bir şey yok.

Sonuçta birileri kabul etmese de, kızsa da genel olarak kamuoyunu etkileyen bir algı var ve bu algı öylesine hızla büyüyor ki, ilk seçimde sandığa hezimet olarak yansımaması için sanılandan, beklenenden fazla çaba göstermek gerekiyor.

Gerçek bu olmasına rağmen AK Parti ne yapıyor?

Fazla geçmişe gitmeyeceğim, hatta Mekin Salt döneminde bu algıyı giderme adına parmaklarını oynatmayanları, söylenenlere "ne olmuş yani" duyarsızlığıyla omuz silkenleri, yakındaki dar çevreyi tüm kent gibi görüp başarısızlıklarını, muhteşem işler yapıyormuş zannıyla avunanları da hatırlatacak, oturup eleştirecek değilim.

Çiçeği burnundaki yeni il başkanı Taşpınar' la ilgili sıcağı sıcağına bir örnek vereyim, değerlendirmeyi at gözlükleri takmayan sade vatandaş yapsın...

Malum Mersin' de süre giden bir stadyum tartışması var.

Tartışma bir iki yıldır devam ediyor ama masaya yatırılması, irdelenmesi gereken süreç çok daha gerilere dayanmakta...

Akdeniz Oyunlarının Mersin' de yapılma olasılığı bir yana, hayalinin bile çoğu çevre için alay konusu olduğu 2008' lerde konuyu kaleme alıp "Tevfik Sırrı Gür stadı kaç para eder?" sorusunu sorduğum günlerde mevcut stadyumun TOKİ' ye yenisi karşılığı devredildiğini duymanın sorumluluğuyla hareket etmiş ve kenti bilgilendirmeye çalışmıştım. http://abdullahayan.wordpress.com/2008/04/19/tevfik-sirri-gur-stadi-kac-para-ederkayseri-ve-mersin%E2%80%99in-yeni-stadyum-projeleri-2%E2%80%A6/

Meraklısı yukarıdaki adresime girip Nisan 2008' de o konuda yazdığım hayli kapsamlı yazılara göz atabilir.

Olan oldu, geçen geçti ve o günlerde yaşananların farkında olmayan Mersin; yıllar, yıllar sonra 2013' te yeni stadyumun ortaya çıkmasıyla eskisinin akıbetini sorgulamaya başladı.

Tartışmalar zaman içinde kent adına sevindiğim bir duyarlılığa da dönüştü ve Mersin halkı eski stadyumun yerine "AVM+Ticaret Merkezi" yapmak üzere ruhsat başvurusunda bulunan TOKİ' ye karşı ayağa kalktı.

Aslında TOKİ' nin yeni stadı ilk ihale bedelinin iki katına mal etmesini bir yana bırakırsak sonuçta iyi kötü bir para harcamıştı ve elbette ticari düşünen her kurum gibi koyduğunu geri almak zorundaydı.

Ama madem ki Mersin' de toplumsal bir duyarlılık ortaya çıkmıştı, halktan oy almak zorunda olan AK Parti'nin Mersin' deki politika yapıcıları bu konuda çözüm geliştirebilir ve 'tehdidi' fırsata çevirebilirdi.

Tartışmaların başladığı günlerde yürütme kurulunda yer aldığım Mersin kent konseyine bu konuda bir çözüm önerisi götürmüş ve Gaziantep' in birebir aynı konuda geliştirdiği çözüm projesini örnek vermiştim.  (http://abdullahayan.wordpress.com/2013/07/16/kamil-ocak-stadinin-gelecegi-tsg-un-gelecegini-belirleyecek-13-7-2013-abdullah-ayan/)

O yazıda özetle Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin tüm siyasi aktörlerin ve örgütlerin tepkisi karşısında TOKİ' nin kapısına dayandığını ve Kamil Ocak stadyumunun kent meydanı yapılması karşısında Belediyenin başka bir araziyi önerdiğini somut örnekle anlatmıştım.

O yazı ile aynı günlerde Mersin Kent Konseyi dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Özcan' ın da desteklediği öneriyle TSG stadı karşılığında Mersin BŞ belediyesinin başka bir araziyi verebileceğini ifade eden karara imza atmıştı.

Üzerinden 16 ay geçti, Büyükşehir Belediye Başkanı ve AK Parti il başkanları değişti ama bu konuda somut tek adım atılmadı.

Konu küllendi, sorun halının altına süpürüldü derken geçtiğimiz günlerde AK Parti' nin yeni il başkanı bir basın toplantısı düzenliyor ve o toplantıda sorulan soru üzerine "Büyük ihtimalle de Tevfik Sırrı Gür Stadyumu yıkılacaktır. Çünkü sonuçta TOKİ gelir elde etmek zorunda" diyor...

Kamuoyunun bu kadar hassas olduğu konuda AK Parti' nin Mersin' deki en yetkili ağzı böyle konuşunca yerel gazeteler manşete Taşpınar ağzından "stadı yıkacağız" cümlesini taşıyor.

CHP il başkanı da 'al da at' diye uzatılan pası kaçırır mı? Çıkıyor "AK Parti zaten Mersin' i cezalandırıyor, bu da onun en iyi göstergesi" diyor.

Taşpınar sarf ettiği cümlenin yarattığı tahribatın farkına varıp "ben öyle demedim, sözlerim çarpıtıldı" diyor ama örneğin yukarıdaki cümleyi ben onun basın toplantısını olduğu gibi deşifre edip yayınlayan ajanstan noktasına dokunmadan aldım. Haberleştiren gazeteci arkadaşlarım da aynı şeyi yapmış ve haklarını vereyim yaptıkları sapına kadar habercilik.

Söylediğiniz sözün nereye gideceğini veya çekileceğini bilmezseniz olacağı budur.

Taşpınar tevil yerine keşke daha akıllıca bir yol izlese ve "TOKİ' ye TSG yerine BŞ Belediyesi benzer değerde bir yer önersin, o takas işleminin yapılması için üzerime düşeni sonuna kadar yaparım" benzeri bir öneri ya da taahhütte bulunsa belki durumu toparlayabilirdi.

Oysa düzeltme için bağlandığı yerel tv kanalında canlı olarak onun ağzından "ben yıkılacak demedim, ama yıkılmayacak ta diyemem" sözlerini duyunca, tek cümle döküldü ağzımdan: "pes artık"

Aslında vakit geçmiş değil ama bu basit tartışma bile ortaya koydu ki; AK Parti' nin Mersin' de yarattığı algıyı düzeltmesi bu kadrolarla hayli zor. Ve yönetimde kim olursa olsun yaratılan tahribatın giderilmesi bir yana hasar tespitinin zamanı bile gelip geçmekte...

Taşpınar örneğinde görüldüğü gibi etkili, yetkili herkese tavsiyem; "söz ağzınızdan çıktığı ana kadar esirinizdir, çıkınca siz onun esiriniz" gerçeğini kulağınıza küpe yapın...