Karademir, yaptığı açıklamada, fındık, kiraz, incir gibi ürünlerde dünya üretiminde birinci paya sahip iken, kavun, kayısı, karpuz, hıyar, haşhaş ile ikinci, mercimek, Antepfıstığı, vişne, ayva, kestane, biber, taze fasulye ile Türkiye'nin üçüncü sırada yer aldığını belirtti. Karademir, “Bölgemiz özelinde Adana turunçgil üretiminde ve ihracatında önemli bir şehir. Ancak bu başarılara rağmen tarımın geleceği açısından belli başlı sorunlar artarak devam ediyor. Öncelikle tarım alanları hızla daralıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kayıtlarına göre 1990 yılında 27,856 bin hektar olan tarım alanları yaklaşık yüzde 15 oranında kaybedilerek 2016 yılında 23,763 bin hektara geriledi. Buna bağlı olarak 1990 yılında kırsal nüfus oranı yüzde 41 iken 2012’de yüzde 23’e geriledi” diye konuştu.

"Çiftçinin ürünü para etmiyor, çiftçi yoksullaşıyor"


Karademir, Türkiye’de çiftçinin eline geçen fiyatlarla girdi fiyatları arasındaki makasın giderek açılması sonucu tarımsal üretimin içinden çıkılmaz hale geldiğini vurgulayarak, "Türkiye tarım alanları içinde yüzde 49 ile en büyük payı tahıllar almaktadır. Toplam tahıl alanları içerisinde ise yüzde 67’lik pay ile ilk sırada buğday yer almaktadır. Gıda egemenliği ve güvenliği açısından da önemli olan buğdayın ürün girdi pariteleri incelendiğinde ciddi bir düşüş yaşandığı görülüyor. 2002 yılında verilen tarımsal desteklerle birlikte 1 kilogram buğday ile 1.69 kilogram gübre alınabilirken, 2014 yılında 1.27 kilogram gübre alınabildi. Yine 2002 yılında verilen tarımsal desteklerle birlikte 1 kilogram buğday ile 0.27 lt mazot alınabilirken, 2014 yılında 0.22 lt mazot alınabildi. Benzer ürün girdi pariteleri düşüşleri, mısır, ayçiçeği, çeltik, pamuk, süt, kırmızı et gibi birçok üründe görülüyor. Fiyat artışlarına bakarsak, mazot fiyatları 2016-2017’da yüzde 25 arttı. 2017 yılında tarım ilaçları yüzde 25, gübre fiyatları yüzde 20-25, yem fiyatları yüzde 25-30, tohum fiyatları yüzde 20 arttı” dedi.

"Çiftçi bankalara muhtaç edildi"


Semih Karademir, paritelerin bu şekilde çiftçiler aleyhine gelişmesi nedeniyle çiftçiler açısından tarımın sürdürülebilmesinin borçlanmaya bağlı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:


“2012-2016 yılları arasında kullanılan tarımsal kredilerde çok hızlı bir artış oldu. 2004 yılında 2.4 milyar TL olan kısa vadeli krediler 2016 yılında 21 milyar TL’ye; 2002 yılında 2.5 milyar TL olan orta ve uzun vadeli krediler 2016 yılında 49 milyar TL’ye; 2002 yılında 209 milyon TL olan takipteki krediler 2016 yılında 2 milyar TL’ye çıktı. 2002-2016 yılları arası kullandırılan toplam nakdi kredi 5 milyar TL’den 70 milyar TL’ye çıktı.”

Editör: Barış Köksal