Gribal enfeksiyon şeklinde geçirildiği için hastalar tarafından pek fazla önemsenmeyen Hepatit B'nin, tedavisine geç kalındığında ölümle sonuçlanabilen çok daha dramatik sonuçlara yol açabildiği bildirildi.
İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, Hepatit B virüsünün, halk arasında “sarılık” olarak bilinen karaciğer iltihaplanmasına neden olan bulaşıcı bir virüs olduğunu belirtti. Bazı kişilerin Hepatit B virüsüne karşı doğal bağışıklığı bulunduğunu, buna da kan testleriyle bakıldığını ifade eden Gümürdülü, doğal bağışıklığı olmayan kişilerde ise aşıyla korumanın kesin olmamakla birlikte sağlanabildiğini kaydetti.
 
En sık kan yoluyla bulaşıyor

Hepatit B virüsünün kan veya cinsel yola bulaştığına dikkat çeken Gümürdülü, “En sık kan yoluyla bulaşır. Kan yoluyla bulaşıcılığı, AIDS etkeni olan HIV'den 100 kat daha fazladır. Hepatit oluşan kişilerde bulgular kişiden kişiye değişiklik göstermekle beraber virüs vücuda girdikten belli bir dönem sonra kişide hafif ateş, ağrı, kusma, halsizlik, uykuya meyil, göz akı ve deride sararma yapabilir. Virüs vücuda çeşitli yollardan girebilir ve karaciğerde hücreler içine yerleşir. Virüsün vücuda girişinden sonra; iltihap ve buna bağlı bulgular oluşturmak ve kronikleşme, sessizce vücutta kalma, vücut savunması tarafından tamamen ortadan kaldırılma gibi sonuçlar ortaya çıkar. Bu üç gidişatın hangisinin olacağı, kişinin sosyoekonomik, sağlık, beslenme düzeni vb. gibi birçok durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir” ifadelerini kullandı.

Kronikleşen olgularda hastalığın zaman içerisinde kişiyi ölüme götürebildiğini, iyileşip sessiz forma geçebildiğini ya da vücut tarafından tamamen ortadan kaldırılabildiğini vurgulayan Gümürdülü, “Sessiz olgular ise bir dönem sonra hastalık yapıp kronikleşebilir, ömür boyu sessiz olarak devam edebilir ya da vücut tarafından olarak tamamen ortadan kaldırılabilir. Ciltte açık yaralardan da bulaşabilir fakat normal cilt yoluyla, solunum yoluyla ve ağız yoluyla bulaştığı görülmemiştir” dedi.
 
Belirtiler önemsenmeli, doktora başvurmalı

Hepatit B virüsü kapan hastanın ilk başta hiçbir şey hissetmediğini, rahatsızlığı gribal enfeksiyon şeklinde geçirdiğini kaydeden Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, şöyle devam etti:
“Hasta bir gün kan testi yaptırıyor ve Hepatit B virüsü kaptığını öğreniyor. Çünkü hasta o zamana kadar ‘gribal enfeksiyon’ diyerek belirtileri önemsemiyor. Sorulduğunda hasta ‘hafif bir yorgunluğum oluyor’ diyor. ‘Başka hiçbir şikayetim yokken neden doktora gideyim?’ diyor. Virüs, öyle ya da böyle hayatın belli bir döneminde kronikleşiyor. Önemsenmediği takdirde siroza doğru ilerliyor, başkalarına bulaşabiliyor. Yani daha dramatik sonuçlar ortaya çıkabiliyor.”
 
Gebelikte virüse dikkat

Hastalığa yetişkin yaşta yakalanıldığında kronikleşme oranının yüzde 1 ila yüzde 5 civarında olduğunu, ancak anneden bebeğe bulaştığında Hepatit B virüsünün yüzde 90 oranında kronikleştiğini ifade eden Gümürdülü, “Sağlık Bakanlığının bu konuda çalışmaları var. Yeni doğan her çocuğa 3 aşı yapılıyor artık. Gebelikte mutlaka Hepatit B’ye bakılması gerekiyor. Annede enfeksiyon tespit edilirse annenin o an tedaviye ihtiyacı var mı yok mu ona bakılıyor. Gebeliğin ilk 3 ayından sonra, bazılarına ise 6 ayından sonra mutlaka ilaç tedavisi uygulanıyor. Çünkü kandaki mikrop arttıkça çocuğa bulaşma olasılığı artıyor. Bu konuda bütün kadın doğumculara çok fazla iş düşüyor. Anneler mutlaka doktor kontrolünde olmalı. Çocuk doğduğu zaman aşı yapıldığında bulaştırma riski hemen hemen yok oluyor. Aşının tutması için en az 3 kez yapılması gerekiyor” diye konuştu.
 
Editör: Barış Köksal