Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Güzel, evsel ve endüstriyel ürünlere uzun süre dayanıklılık ve ayrıcalıklı pek çok özelliklerin kazandırılması için, perflorooktansülfonat (PFOS), perflorooktanoik asit (PFOA) gibi fazla sayıda flor içeren kimyasal (PFC) maddelerin kullanıldığına dikkat çekerek, bu tür kimyasalların üretimleri, kullanımları ve kullanım sonrası yol açtığı çevre kirlilikleri ve insan sağlığını tehdit eden etkileri konusunda her geçen gün yeni bilgilerin yayınlandığına dikkat çekti.

PFC’LER HANGİ EV GEREÇLERİNDE BULUNUR?
PFC'lerin kir tutmayan halılar, suya ve yağa dirençli kumaşlar, yanmaz döşemeler, teflon kaplı tüm mutfak ve ev ürünleri, fast-food ambalajları, kağıt tabak ve bardaklar, kozmetik ve eczacılıkta kullanılan bazı tutkallar, elektronik, temizlik ürünleri, otomobil pasta ve cilaları, böcek ilaçları ve boyalarda kullanıldığını belirten Prof. Dr. Güzel, "PFC’ler mükemmel dayanımları nedeniyle birçok endüstriyel kullanım için ideal kimyasallardır, ancak bu dayanıklılık hem çevre hem de insan sağlığı açısından ise büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Araştırmalar, yarılanma sürelerinin insan bünyesinde PFOS için 5,4 yıl, PFOA için ise 3,8 yıl olduğunu bildirmektedir" dedi.
PFC’lerin insan vücuduna geçişlerinin henüz ayrıntılı olarak anlaşılamadığını, beslenme yoluyla alımların en önemli kaynak olduğunun bilindiğini ifade eden Prof. Dr. Güzel, özellikle fast-food türü yiyeceklerin paketlenmesinde kullanılan malzemelerin yağ ve suya karşı direnç sağlayan kaplamalardaki PFC’lerin yiyecek üzerine geçerek vücuda taşındığını, mikrodalga fırında pişirilen patlamış mısır torbalarının PFC’leri yiyecek üzerine aktaran malzemelerin başında geldiğine dikkat çekti.
Hayvansal ve bitkisel ürünler, içme suyu, teflon ve benzeri pişirme kaplarının beslenme yoluyla PFC alımının diğer kaynaklarını oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Güzel, şöyle devam etti:

"Kir ve yağ tutmazlık işlemleri yapılmış halı ve döşemelik kumaşlar, bu malzemeler için hazırlanan özel deterjanlar, taş ve ağaç için geliştirilmiş yeni nesil izolasyon malzemeleri temas veya solunum yoluyla PFC’lerin vücudumuza alımının kaynakları arasında. Vücudumuza bu kadar kolay aldığımız PFC’lerin alınan miktarının yarısını ancak 5,4 yılda atabilmemiz, dikkat etmediğimiz takdirde vücudumuzda birikimini her geçen gün arttıracağını göstermektedir.
Hamilelik öncesi etkilerinin yanı sıra, hamilelikte kordon yoluyla, doğum sonrasında ise anne sütüyle bebeklere PFC’lerin geçtiğinin belirlenmiş olması bayanların bu konuda çok daha duyarlı olması gerektiğini göstermektedir."

İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ?
Prof. Dr. Bilgehan Güzel, PFC’lerin insan sağlığı üzerine etkilerini de şöyle sıraladı:
"Kadınlarda doğurganlığı azaltır. Erkeklerde sperm kalitesinde düşürür. Düşük kilolu doğuma, hiperaktiviteye neden olur. Toplam ve kötü kollestrol düzeyinde artmaya yol açar.Troid hormon seviyesini değiştirir. 
Ayrıca bu tür kimyasalların üretildiği bölgelerde yaşayanlar üzerinde yapılan çalışmalarda ise hamile kadınların tansiyonlarında düzensizlik, düşük yapma, ürik asit düzeyinde yükselme gözlenmiştir. Bu tür kimyasalların üretim tesislerinde çalışanlarda ise yukarıda sayılan rahatsızlıklara ek olarak prostat ve mesane kanserine yakalanma risklerinde yükselme olduğu bildirilmiştir. Görüldüğü gibi cenin düzeyinde başlayıp, bebeklik, çocukluk gibi insanın tüm gelişim evrelerinde etkin olan bu maddeler önlem alınmadığı takdirde tüm topluma yayılan bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır."
Prof. Dr. Bilgehan Güzel, PFC alımına karşı yapılması gerekler hakkında da şu uyarılarda bulundu:
bilgileri aktardı:
"PFC'leri ürünlerle temas sonrası birşeyler yemeden önce mutlaka elimizi yıkamalıyız. Fastfood veya paketlenmiş hazır gıdalardan uzak durmalı, özellikle bu ürünleri kendi paketlerinde kesinlikle ısıtmamalıyız. Florlu ürünlerle işlem gördüğü belirtilen halı ve mobilyadan uzak durmalı hatta bu tür ürünleri satın alırken PFC kullanılıp kullanılmadığını sorgulamalıyız. Leke ve kir tutmayan tekstil ürünleri ile teflon kaplı malzemelerden uzak durmalıyız. Kişisel bakım ürünlerinde içerikleri mutlaka istemeli ve incelemeliyiz (pudra, oje,traş kremi, losyonlar v.b.) İç mekanlarda tozumayı mümkün oldukça azaltmalı, polen filitreli veya su tuzaklı elektrikli süpürgeler kullanmalıyız. Klimalarımızın temizlik ve polen filtresi değişimini yılda bir kez mutlaka yapmalıyız."
Editör: Barış Köksal