Çakır, bu yıl üniversite öğretime başlayacak gençlere ve ailelerine nelere dikkat etmeleri konusunda uyarılarda bulundu. İlk defa üniversite öğrenimine başlayacak ve ailelerinden farklı şehirlere gidecek öğrencilerin uyum süreci ve karşılaşabileceği sorunları dile getiren Çakır, üniversiteyi kazandırmak ve maddi ihtiyaçlarını karşılamakla aile görevinin sona ermediğine dikkat çekerek, ebeveynlere “çocuğunuz için sosyalleşin” çağrısında bulundu.

Çakır, “Ailelerin hedefi çocuklarının güzel bir üniversite kazanıp iyi bir yerde olmasıdır. Bazen yakınımıza bile emanet etmekten çekindiğimiz çocuğumuz ilk defa şehrinden ve ailesinden ayrılacak ve biz olmadan farklı bir yere gidecek. Danışanlarımızdan edindiğimiz bilgilere göre, çocuğumuz farklı bir şehre gittiğinde farkında olmadan belki de onunla olan bağımızı zayıflatıyoruz. Yanımızda iken gün içerisinde defalarca aradığımız çocuklarımız, üstelik bildiğimiz yerlere giderken, şimdi daha az aradığımız çocuğumuz hangi ortamda, kimlerle iletişim içerisinde bu konuda fazla bilgimiz yok. Baktığımız zaman ikinci durum daha fazla tehlike arz etmektedir. Aile gözetiminde ve güveninde olan gençlerimiz, ilk olarak üniversite hayatına atıldıklarında çevresindeki insanlara da bu güven duygusuyla bakma ihtimalleri daha yüksektir. Bunları söylemekteki amacımız ailelerin kaygılarını arttırmak değil sadece ‘çocuklarınızdan haberdar olun’ mesajını vermek istiyoruz. Bu noktada ailelerin kontrolcülük ile bu durumu karıştırmaması önemlidir" dedi.

AİT OLMA DUYGUSU ART NİYETLİ KULLANILABİLİR
Uzman Psikolog Kadriye Tavşan Çakır, şöyle devam etti:
"Siz çocuğunuza yanınızda sınırlı bir özgürlük verirken, çocuğunuz sizden uzakta bazen bu sınırlı özgürlüğün çerçevesinin çok daha geniş olduğu bir ortamla karşılaşıyor. İşte bu noktada bu özgürlük alanın içerisine çocuklarımızın bazen alkol uyuşturucu ya da kendini yanlış yönlendirecek gruplar da girebiliyor. Bu art niyetli insanlar çocuklarımızın bu saf yaklaşımlarından istifade edip, farklı mecralarda kullanmaya çalışabilir. 17-18 yaşları, bir topluluğa bir gruba ait olabilme duygusunun yoğun yaşandığı dönemlerdir. Bu yaş grubunun ise kısmen düşüncelerine daha rahat yön verilebilir. Gençlerimiz için, ait olmak demek, kabul görmek demektir. Bazı gruplar ise bu yaklaşım içerisinde bulunan gençlerimizi maalesef bu duygu üzerinden art niyetli olarak farklı amaçlarla yönlendirebiliyorlar. Çocuklarımızı bu yönüyle cezbediyorlar. Çünkü bu yaş grubu gençlerimiz için, sevilmek, sayılmak, önem görmek son derece önemlidir. Birileri çıkıp onlara sözüm ona özgürlük vaadiyle yaklaşabilir. Bu tarz insanlar, arlarına alacakları kişileri seçerler. Herkesi aralarına alamayacaklarını bilirler. Çünkü o insanlar da eğitimli insan olmasına rağmen, kişilik olarak toplumca tasvip edilmeyen davranışlar sergilemektedirler. Bu kişilerin hedef profili genelde, aileye bağımlı olan, kendine güveni olmayan, sosyal kaygısı olan ya da aile ilişkili problemli olan bireylerdir.”

TELEFONDA HAL-HATIR SORMAK YETERLİ DEĞİL
Ailelere yapması gerekenler hakkında da bilgiler veren Çakır, “Ailelerin her zaman yanında olduklarını çocuklarına hissetmeleri gerekir” dedi.
Telefonda çocuklarımıza 'nasılsın, okul nasıl gidiyor' demenin yeterli olmadığını ifade eden Çakır şunları kaydetti:
"İlk sormanız gereken derslerinin nasıl olduğu değil, sorgulama havasına büründürmeden problemi varsa paylaşmak, çevresini sormak, yeni arkadaşları varsa bunları tanımak, ailenin her zaman yanında olduğunu da çocuklarımıza hissettirmek lazım. Çocuğunuzun yanında bulunduğu süreçteki ilgi ve alakanızı sizden uzak olduğu zamanlarda da sürdürün. Eğer imkan varsa fırsat buldukça onları ziyaret edin. Çocuğunuzdaki farklı davranışları da gözlemleyebilirsiniz. Arkadaşları ile tanışmalısınız.

Mümkünse bu arkadaşların aileleri ile de tanımalısınız. Çocuğunuz için daha sosyal olun. Eğer çocuğunuzda problemler var ve siz ona ulaşmakta sorun yaşıyorsanız, okul ile işbirliğine gitmeniz gerekmektedir. Burada ilk ayak olarak çocuğunuz okuduğu bölüm başkanına gidip durumu anlatmalısınız. Bunun paralelinde üniversitenin psikoloji servisinden de yardım alabilirsiniz. Siz ulaşamıyorsanız, sorunu çözemiyorsanız okulu bu durumdan muhakkak haberdar etmeniz lazım. Artık üniversitelerimizde de bu durumlara karşı ciddi önlemler alınmaktadır. Sadece birey ya da ailesi için değil öğretim görevlisi ve öğretici içinde bu durum sorundur.”
Editör: Barış Köksal