Çilem Karabulut’un yargılanmasında sona yaklaşıldı. Davanın üçüncü duruşması bugün 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Davaya müdahil olan avukatlar da dava öncesinde adliye önünde basın açıklaması yaparak, Çilem Karabulut’un kendini savunduğu gerekçesiyle tahliye edilmesi gerektiğini savundu.
Tarsus Cezaevi’ndeki sanık Çilem Karabulut, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEBGİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma savcısı dosya mütalaasını verdi ve Çilem Karabulut’un eyleminin meşru müdafaa olmaması nedeniyle eşini kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını isteyip ağır haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını talep etti.
Çilem Karabulut’un avukatları, müvekkillerinin daha önce eşinden şiddet ve tehdit gördüğü için 6 ayrı mahkemenin 9 ayrı tedbir kararı aldığını, eylemin meşru müdafaa sınırlarında kaldığını ve sanığın anne bakımına muhtaç 2.5 yaşında çocuğu olduğunu söyleyerek, tahliye ve adli kontrol kararı alınmasını talep etti. Mahkeme heyeti, Çilem Karabulut’un tutukluluk halinin devamına karar verip duruşmayı 8 Haziran Çarşamba gününe erteledi.
“CANIMI NE ZAMAN ALACAĞINI BEKLİYORDUM”
Çilem Karabulut, yakın akrabayı öldürme suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı ilk duruşmada, 2013 yılında evlendiği eşi Hasan Karabulut’tan sürekli şiddet gördüğünü belirterek şunları söylemişti:
"Hasan'dan çok korkuyordum. Çete liderliğinden arandığını duyunca polisle işbirliği yapıp, ondan kurtulmak istedim. Polise gidip her şeyi anlattım. Azrail'i bekleyen ölü gibiydim. Kendisini polise ihbar ettiğimi öğrendiğini düşünüp, canımı ne zaman alacağını bekliyordum. Eve geldiğinde 'seninle konuşacaklarım var' dedi. Yatak odasına girip soyundu, silahını da yastığın altına koydu. Kapıyı kilitledi ve önüme bir valiz attı. Antalya'ya gideceğimizi söyledi. Karşı gelince de saçımdan tutup, üzerime çıktı. Boğuşurken yana düşünce, silahını aldım ve ateş ettim."
Editör: Barış Köksal