Gerçi balımızın da eski tadı yok ya neyse? Obama’ nın eşi çocuklarına mısır şurubundan yapılan başta bal olmak üzere diğer tüm gıda maddelerini yedirmiyormuş.Olsun biz yeriz, çocuklarımıza da yediririz..Bize bir şey olmaz nasıl olsa!!
Konumuza gelelim.Bedava para dedik değil mi?Kim kime bu zamanda karşılıksız para verir? Tabiri caiz olacak ya günahını bile vermez kimse karşılıksız.Evet uzun yıllardır yazılıyor, çiziliyor , veriliyor buy hibeler.Peki neden ?
Öncelikle neden sorusu geliyor insanın aklına değil mi?
Neden?
 Avrupa Birliği Ülkeleri aralarındaki protokole istinaden oluşturdukları fondan kendilerine üye olan veya olmayan birçok ülkeye bedava para dağıtıyor.
Parayı bedava veriyor , hibe ediyor da öyle kolay kolay da vermiyor hani..Parayı almak için önce kafayı çalıştırıp onların belirlediği konular hakkında projeler üretmek ve bunları onların kabul edebilecekleri formatta yazmak zorundasınız.
Neden demiştik ya, AB, Türkiye’de her yıl, sosyal hizmetlerden işletme desteğine ve bölgesel kalkınmaya, binlerce projeyi finanse ediyor. Bütün projelerin tek bir hedefi var: AB üyeliğine hazırlık…Yani onların dediği bu..
Ayrıca onların belirlediği dezavantajlı gruplar var , kadınlar, çocuklar, kırsal kesimde yaşayanlar, işsizler, öğrenciler en çok ilgilendikleri konuların başında geliyor.
Özellikle gençler ve kadınlar gibi işsiz ve onlara göre savunmasız gruplar,  iş bulma, aktif istihdam veya sosyal kapsama önlemlerine yönelik eğitim almaları ve becerilerini geliştirmelerikonusunda destek alabilirler.
Okul çocukları,daha iyi derslikler ve iyileştirilmiş eğitim müfredatı konularında,yoksul bölgelerdeki çiftçiler ise tarımsal verimliliğin artırılması konusunda destek alabilirler.
Alabilirde de nasıl?
Öyle kolay kolay alınamıyor bu destekler..2004 yılından bu yana Türkiye’nin de faydalanabildiği bu desteklere ulaşmanın yolu eğitimlerden geçiyor.Bu nedenle bir çok ilde bir çok sivil toplum kuruluşu, üniversiteler, kamu kurum ya da kuruluşları sayısız seminer, toplantı , panel düzenlediler.Bu konuda kitaplar bile yazıldı.
Bu bedavaya paraya ulaşmanın yolu bu eğitimlerden geçiyor tabii ki, bu da bir çesit sektör oluşturmuş durumda. Yapılan eğitimler az ya da çok bir maddi karşılıkla yapılıyor.
Örneğin en son duyduğunu sizinle paylaşayım.5. AB Proje Yazma Kampı1-6 Mayıs 2012 ‘ de İstanbul Şile’de GRAND ŞİLE HOTEL ‘ de  975 TL’ ye Sertifikalı   6 GÜN boyunca uzman eğitmenler tarafından uygulamalı,interaktif eğitim teknikleriyle  katılımcılara  kapsamlı Avrupa Birliği,Kalkınma Ajansları, IPARD ,Gençlik Projeleri yazma  eğitimleri verilecek
Eğitim Ücretine, Eğitim ,konaklama , 3 Öğün Yemek, Coffee Break, Eğitim Materyalleri ( Eğitim Set Dosyası + Kitaplar ) ,Transfer  Hizmeti  ( İstanbul – Şile arası  ), eğlence aktiviteleri (Kültür Gecesi + Sinema Gösterimi +Şehir Gezisi) ,2 Sertifika dahildir ( İngilizce ve Türkçe )

İşte böyle güle oynaya proje yazmayı, hibe almayı öğreniyoruz.Tam Türk usulu..Bir anlamda fena da değil, asosyal bir toplum olduk son yıllarda biraz da olsa sosyalleşmeye faydası da olabilir.Benim sormak ve öğrenmek istediğim ise şu..
Ülke olarak dezavantajlarımızı avantaja çevirebileceğimiz (ki bu ne kadar doğru orası da ayrı bir tartışma konusu ) bu fonlardan faydalanma yolları konusunda ülke genelinde sahip olduğumuz 81 üniversitenin neden yetersiz kaldığı..
Ekonomistler, iktisatçılar, sosyologlar, doktorlar, doçentler, profesörler..
8 yıldır koca bir fon okyanusundan sadece bir damla alabildiğimiz düşünüldüğünde bu konuda yapılan çalışmaların ne denli yetersiz olduğunu anlamak hiç te zor değil..
Madem sivil toplum kuruluşları bu konularda etkili.. illa örgütlü mü olmalı..
Madem ülkemiz için, insanlarımız için , dolayısıyla diğer dünya ülkeleri için , gelecek vaat eden projelerin faydaları olacak ve bunun finansmanını da gönüllü olarak   AB karşılayacak , o zaman proje üretmek ve hayata geçmesi geçmesi için bu işten anlayanlarla bir araya gelmek kafası birazda olsa çalışan her vatandaşın sosyal sorumluluğundadır.
 Her üniversitede, özellikle kırsal kesimde bulunan üniversitelerimizde o ilin sorunlarına vakıf olan öğretim görevlileri, akademisyenler, memurlar, subaylar,polisler, öğretmenler ,çiftçiler, esnaflar, ev hanımları ve öğrencilerden oluşacak bir ya da birkaç sınıf bu projeler konusunda çalışsa, hatta sadece AB için değil, ülkemizin her karış toprağını, her damla suyunu,her adım yolunu, her okulunu geliştirmek ve kadınını, çocuğunu, işsizini daha iyi yaşam koşullarına kavuşturmak için çalışsa..Ne olur?..