Ülke kan gölü...
İnsanların canı burnunda...
"Sen çıkmış bu durumda bile seçimlerle ilgili nasıl olur da tahmin yapabilirsin?" diyenleri ve çok yerinde haklı soruyu duyar gibiyim.
Ne yaparsınız ki, içimiz kan ağlasa da, bazı analizleri yapmak zorundayız.
Hatta gelmekte olan büyük dalgayı göğüslemenin, önümüzdeki büyük yol ayrımında doğru kararı vermenin de bu tip sorulara sağlıklı cevap vermekten geçtiğini söylemek mümkün...
Mümkün çünkü, eğer 1 Kasım seçimlerinde tıpkı 7 Haziran gibi 4 partili bir meclis oluşursa, başka bir Türkiye' ye uyanacağız, 3 partili meclis olasılığında ise bambaşka bir dönem başlayacak.
4 partili bir mecliste bir partinin (özellikle de ak partinin) tek başına iktidar için gerekli Milletvekili sayısına ulaşamayacağı için bir koalisyon zorunluluğuyla karşı karşıya kalacağız.
Ve bu 13 yıllık iktidar adına bazı şeylerin sonu demek...
Tek başına atamalarda bulunamayacak, büyük olasılıkla koalisyonu emreden millet iradesi karşısında yürütme ve yargı başta olmak üzere tüm kurumlar yeni iradenin doğrultusunda davranmak zorunda kalacak.
TRT ve Anadolu Ajansından, MİT ve YÖK' e...
EPDK' den BDDK' ye...
MGK' dan Diyanet' e...
Her kurum tek partinin değil, artık bir koalisyona uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu görecek.
Savcılar da farklı davranacak, güvenlik güçleri de...
Hiç kimse bana yukarıda saydığım çoğu kurumun bağımsız olduğunu söylemesin.
Türkiye gibi sistemin çarpıldığı ülkelerde bağımsızlık ne anlama gelir, yarım asırı doldurduğum şu çileli yolculukta yeterince örnekle karşılaştım, çok şey öğrendim.
1 Kasım seçimlerinde Türkiye genelinde bizi nasıl bir tablonun beklediği yönündeki analizimi bir önceki yazıda anlatmaya çalışmıştım zaten ve elbette yapmaya çalıştığım tüm analizler derin bir kırılma, fay hatlarından kaynaklı bir deprem yaşanmamasına bağlı...
O tür gelişmelerin bırakın seçim sonuçlarını, nasıl bir ülkeye uyanacağımız sorusunu bile belirleyeceğinden emin olabilirsiniz...
**
Gelelim Mersin' e...
Mersin önemli çünkü 4 partinin birbirine yakın oy aldığı ve hiç birinin diğerine gözle görülür bir üstünlük sağlayamadığı ilginç bir ilden söz ediyoruz.
Mersin'de ne mi olur?
Önemli bir kırılma yaşanmadığı sürece hiç bir şey olmaz...
Bir başka ifadeyle anlatmak gerekirse 7 Haziran tablosu büyük oranda değişmez.
3-3-3-2 olarak gerçekleşen ve CHP, AK Parti, MHP' nin sıralandığı üçünün de üçer Milletvekili ile yetindiği Mersin' de tek sürpriz yapan parti HDP idi ve 2 Milletvekili çıkarmıştı.
Dediğim gibi büyük kırılma yaşanmazsa dağılım yine aynı olur.
Üç partiden biri 4 Milletvekili çıkaramaz mı?
HDP oylarını koruduğu sürece diğer üç partiden birinin 4 Milletvekili çıkarması için oylarını 380 bine ulaştırması gerekiyor.
7 Haziran ışığında tabloya bakacak olursak MHP zaten çok zor, gelelim CHP ve AK Partiye...
3'ü 4 yapması için CHP' nin 7 Haziran' da aldığı 302 bin oya 80 bin, AK Partinin 278 bin oya 100 bin yeni destekçi seçmen eklemesi gerekiyor.
Daha az oyla 4. Milletvekilliğini almaları HDP' nin 188 bin' den ne kadar aşağı düşeceğine bağlı.
Örneğin 4. Milletvekilliğine en yakın görünen CHP' nin mevcut oylarıyla bu başarıyı yakalaması HDP' nin 150 bin oya gerilemesiyle olabilir.
Peki bu olabilir mi?
2011' de bağımsız adayın 95 bin oy aldığı Mersin' de HDP hem alevilerden hem de 2002' den bu yana AK Partiye oy veren muhafazakar Kürtlerden büyük miktarda destek sağlayıp oylarını ikiye katladı.
Aleviler veya muhafazakar Kürtler HDP' yi bırakıp CHP ve AK Partiye döner mi?
Sorunun cevabı CHP ve AK Parti 3'ü 4 yapabilir mi? Sorusunu da aydınlatacak...
CHP için küçük bir ihtimal söz konusu ama Erdoğan' ın geliştirdiği ve 7 Hazirandan sonra adım adım bizi bugünlere sürükleyen Kürtlere yönelik politika ve söylemlere bakıldığında böylesi bir olasılık hayli zor.
AK Parti sözünü ettiğim ve potansiyel gördüğü o muhafazakar Kürt oylarını almak için Muhsin Kızılkaya' yı Ankara veya İstanbul'a kaydırıp (veya aday yapmayıp) kentte Dengir Fırat gibi güçlü bir rakibin HDP hanesine eklediği hazneden bir miktar oy çekebilecek dişe dokunur bir isim arayabilir.
Ama bu özellikte bir aday var mı? Ve varsa bile öylesi bir isim AK Partinin düşlediği hayali gerçeğe dönüştürecek bir Kürt tabanını, ne yapacak ta, HDP' den koparıp eski haneye döndürecek?
Üstelik 7 Haziran sonrası geliştirilen şahin politika trendi devam eder ve milliyetçi oyları alma uğruna ülke genelinde şahinlerden daha şahin söylemler sürerse...
O trendin "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma" ihtimalini yabana atmayın derim...